Geçen haftaki son yazımda kadına soyadı dayatması ile ilgili konuyu kaleme almıştım. 9. Yargı Paketi’ndeki kadının soyadı meselesi ile ilgili olan 15. Maddenin paketten çıkarıldığı haberini aldık. Hafta iyi başladı darısı sokak hayvanlarına yönelik ötanazi ile ilgili maddeye olsun diyorum!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, kadınların evlendikten sonra bekarlık soyadını tek başına kullanmalarını engelleyen düzenlemenin 9. Yargı Paketi'nden çıkarıldığını açıkladı. Nazlıaka, bu değişikliğin kadınların kimliğine sahip çıkma ve eşitlik hakkını temsil ettiğini ve kadın hareketi ile demokrasi açısından önemli bir adım olduğunu vurguladı.
Nazlıaka, Adalet Bakanı ile yapılan görüşmede, bu soyadı dayatmasının 9. Yargı Paketi'nden çıkarıldığını duyurdu ve Türkiye kadın hareketindeki tüm kadınlara teşekkür etti. Bu sürecin kadın hakları için bir kazanım olduğunu ifade etti.
Anayasa Mahkemesi’nin kadının evli iken de sadece kendi soyadını kullanma hakkına istinaden vermiş olduğu karar böylece yok sayılmamış oldu. Sevinçliyiz!
Bu geri adımın atılmasında Adalet Komisyonu görüşmelerinde emeği geçen muhalefet partileri vekilleri başta olmak üzere kadın hakları mücadelesi yürüten EŞİK- Eşitlik İçin Kadın Platformu ve diğer dernek, dayanışma ve platformlara teşekkürler. Feminist kadın hareketi böylece ülkedeki güçlü muhalefet unsurlarından olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
Kadın hakları mücadelesi, yüzyıllardır süregelen ve evrensel bir olgu olan cinsiyet eşitsizliğine karşı verilen bir savaştır. Bu mücadele, kadınların toplumsal, ekonomik, politik ve kişisel alanlarda erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedefler. Hem Türkiye'de hem de dünya genelinde kadın hareketleri, tarihin çeşitli dönemlerinde farklı şekillerde ve yoğunlukta devam etmiştir.
Türkiye'de kadın mücadelesi, Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanır. Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde kadın hakları konusunda çeşitli tartışmalar yapılmış, ancak bu mücadele özellikle Cumhuriyetin ilanı ile hız kazanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmış, medeni kanunlarda köklü değişiklikler yapılmıştır.
1950'lerden itibaren, Türkiye'de kadın hareketleri giderek daha örgütlü bir hal almış ve 1980'ler sonrası feminist hareketlerin öncülüğünde önemli kazanımlar elde edilmiştir. 1990'lı yıllarda Kadın Sığınma Evleri ve Kadın Dayanışma Vakıfları gibi oluşumlar, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli rol oynamıştır. Günümüzde de kadınlar, cinsiyet eşitliği, toplumsal cinsiyet rolleri ve kadına yönelik şiddet konularında aktif olarak mücadele etmektedir.
Biraz da dünyadaki örneklere bakalım isterseniz... Dünya genelinde kadın mücadelesi, farklı kültürlerde ve toplumsal yapılarda değişik şekillerde sürmüştür. 19. yüzyılın sonlarından itibaren Batı'da başlayan kadın hakları hareketleri, kadınların oy hakkı, eğitim hakkı ve iş hayatına katılım gibi temel hakların kazanılmasında önemli rol oynamıştır. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'da, kadınların siyasi ve sosyal alanda eşit haklar talep etmesiyle, önemli yasal düzenlemeler yapılmıştır.
19. yüzyılın ikinci yarısında, feminist hareketler dünya genelinde daha da güçlenmiş ve çeşitli kazanımlar elde edilmiştir. Günümüzde kadın mücadelesi, global bir hareket haline gelmiştir. Bu mücadelede sosyal medya ve dijital platformlarda büyük önem taşımaktadır ki soyadı dayatması konusunda buna şahit olduk. Kadın hakları aktivistleri seslerini daha geniş kitlelere sosyal medya sayesinde duyurmaktadırlar.
Kadın hakları mücadelesinde daha ileri adımların atılmasını diliyor, Türkiye'de kadın mücadelesinin hala çeşitli zorluklarla karşı karşıya olduğunu hatırlatıyor ve kadına yönelik şiddete karşı çıkmak başta olmak üzere, 6284 Sayılı yasaya sahip çıkılması ve daha fazla kazanımın elde edilmesi için mücadeleye devam edilmesinin önemine de vurgu yaparak yazıma son veriyorum. Yaşasın kadın dayanışması, yaşasın kadının hak mücadelesi!