Dünya inanılmaz bir hızla değişiyor. Bu değişimin en büyük itici gücü ise teknoloji. Hayatımızı kolaylaştıran, bilgiye anında ulaşmamızı sağlayan bu yenilikler, aynı zamanda bağımlılığın da kapılarını aralıyor...

Özellikle iş ve eğitim hayatında, bilgiye hızla erişme ihtiyacı teknolojiye olan bağımlılığı artırdı. Artık ekranlar hayatımızın vazgeçilmez bir parçası... Ancak ekranda geçirilen sürenin artması, uzmanlar tarafından "teknoloji bağımlılığı" olarak tanımlanıyor. Peki, gerçekten bağımlı olup olmadığımızı nasıl anlayabiliriz?

Bağımlılık, en basit tanımıyla, kişinin bir maddeye ya da davranışa karşı kontrolünü kaybetmesi anlamına gelir. Eğer bir kişi telefondan veya ekrandan uzak kaldığında huzursuz oluyor, eksiklik hissediyor, panikliyor ya da agresifleşiyorsa, bu bir bağımlılık göstergesi olabilir.

TÜRKİYE, AVRUPA'NIN EN BAĞIMLI ÜLKESİ!

Türkiye dâhil 33 ülkede, 53 binden fazla kişiyle yapılan Global Mobil Kullanıcı Araştırması, çarpıcı bir gerçeği ortaya koydu. Araştırmaya göre, Türkiye, Avrupa’nın akıllı telefona en bağımlı ülkesi. Avrupa’da bir kişi günde ortalama 48 kez telefonuna bakarken, Türkiye’de bu sayı 78’e çıkıyor. Yani her 13 dakikada bir telefonlarımızı elimize alıyoruz...

Daha da dikkat çekici olan, gece yatmadan önce telefona bakma oranı… Avrupa’da bu oran yüzde 40 seviyesindeyken, Türkiye’de bu oran tam yüzde 85! Gözlerimizi kapatmadan önce son gördüğümüz şey ekran, uyandığımızda baktığımız ilk şey yine ekran...

NE YAPMALI?

Bağımlılığın panzehiri farkındalıktır... Öncelikle ekran süremizi bilinçli şekilde kontrol etmeli, sosyal medyada geçirdiğimiz zamanı azaltmalı ve gerçek dünyaya daha fazla odaklanmalıyız. Teknolojiyi yönetemezsek, teknoloji bizi yönetir. Şimdi kendimize soralım: Gerçekten bağımlı mıyız? Ve eğer öyleyse, bu bağımlılığı nasıl kırabiliriz?