Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle her alandan "geçinemiyoruz" sesleri yükselmeye başladı. Emeklisinden, asgari ücretlisine, memurundan, işçisine her kesim ‘geçinemiyoruz’ diyerek alanlarda sesini duyurma çalışıyor. Emeklilerin, asgari ücretlinin, işçinin, memurun geçim sıkıntısını yazan, çizen, araştıran, çözüm önerilerine işaret edenler arasında sivil toplum kuruluşlarının yanında bir de gazeteciler var. Peki gazeteciler geçinebiliyor mu?
Tabi ki hayır! Türkiye’de gelir adaletsizliğinin en belirgin olduğu sektörler arasında basın yayın medya kuruluşları yer alıyor. Ana akım medya haricindeki diğer basın yayın kuruluşları kan ağlıyor! Yerel basının hali ise içler acısı! Her yıl üniversitelerin gazetecilik bölümlerinden milyonlarca genç mezun oluyor. İş bulmak bir yana bulabilen de zor şartlarda çoğu zaman güvencesiz ve düşük ücretle mesleğe adım atıyor.
Çünkü gazetecinin adı yok! Ama her şeye rağmen alanlarda koşturup kamuoyunun haber alma özgürlüğü için mücadele eden basın emekçileri sayesinde bir şeyler oluyor, oldurulabiliyor!
Son yıllarda Türkiye'de ekonomik kriz ve artan yaşam maliyetleri, geniş bir kesimin ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmasına neden oldu, olmaya da devam ediyor. "Geçinemiyoruz" eylemleri, bu tepkilerin en belirgin ve yaygın olanlarından biri olarak başladı ve şimdi de basın emekçilerinin alanlarda geçinemiyoruz protestoları ile devam ediyor.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) tarafından başlatılan ilk eylemin adresi İzmir oldu. İzmir’de gazeteciler basın açıklamasında bulunarak, #DoluHaberBoşCüzdanlaYapılmaz sloganları attılar. Gazeteciler taban ücret istiyor!
TÜİK’in enflasyon açıklamalarına yönelik tepki gösterilen açıklamada, gazetecilerin karın tokluğuna bile çalışamadıkları, asgari ücret seviyesine çekilen maaşlar ile ayakta kalmaya çalışıldığı söylendi. Haber yapmak için değil haber olmak için alanlara çıkan gazeteciler, kamuoyuna seslendi. Evine ekmek götüremeyen gazeteciden iyi haber beklenmez, elektrik-su faturasına bakmaktan korkan gazeteciden özverili çalışma beklenemez, kitap alamayan gazeteci yaratıcı olamaz, çocuğuna oyuncak alamayan gazeteci basın özgürlüğünü savunamaz ve daha nice vurguda bulundu.
Basın emekçilerinin yoksuluz diyerek, medya patronlarına gönderme yaptı ve tabi ki iktidarın uyguladığı ekonomi politikalarını eleştirdi. Gazetecilik mesleğinin itibarsızlaştırılması, mobbinge karşı omuz omuza olan basın emekçileri alanlarda hak arayışına başladı.
Sansür silsilesi altında çalışan gazeteciler hak kayıplarına uğradıkları sürece eylem dalgasının git gide çoğalacağının sinyalini vererek patrona, kamu otoritesine ve halka “haberiniz olsun geçinemiyoruz” dedi.
Bu eylem bir başlangıç, artık gazetecilerin de ne kadar zor koşullarda çalıştıkları. Ne zor şartlar altında kamuoyunun doğru, tarafsız haber alma özgürlüğü için çalıştıklarının görünür olması gerekiyor!
"Geçinemiyoruz" eylemleri, Türkiye'de ekonomik zorluklar ve geçim sıkıntıları karşısında halkın sesini duyurma çabalarının bir yansıması olarak içine dahil ettiği kesimi giderek artırıyor. Ve bu artış daha da devam edecek gibi görünüyor. Ekonomik adalet ve sosyal refah taleplerinin dile getirildiği eylem alanlarından, çalışma alanlarına doğru kazanımların elde edilmesine kapı aralanması temennimizdir.
Gazeteciler de alanlarda “GE-Çİ-NE-Mİ-YOR-UZ HABERİNİZ OLSUN” diye haykırıyor! HABERİNİZ OLSUN!