İktisadın en basit tanımı "insanların sonsuz ihtiyaçlarını tabiatta bulunan kıt kaynaklarla karşılamaya çalışmaktır. "
Bunun anlamı, ihtiyaçlarını gidermek, refaha kavuşmak istiyorsan, üretim yapman gerekir ve üretirsen ihtiyaçlarını karşılayabilirsin.
Şu anda içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntının en büyük sebebi üretim eksikliğidir. Üretime yönelmeyen ülkeler eninde sonunda ekonomik krizlerle karşı karşıya gelir.
Tarım ülkesi gibi görünmemize rağmen, buğday, şeker, fasulye, nohut gibi bitkileri ve hatta samanı bile ithal eder olduk. Sebep üretim eksikliğidir. Teknolojimiz ileri seviyede olmadığı için, ihraç ürünlerimizin çoğunluğu yüksek fiyatlara alıcı bulan mallar da olmadığından ihracat gelirimizi istenilen seviyeye bir türlü ulaştıramıyoruz.
Turizmde ise her şey dahil denilen saçma bir sistem ile çoğu Avrupa ülkesinde bir öğün yemek bile yiyemeyeceğiniz fiyatlara üç öğün yemek ve yatak veriyoruz beş yıldızlı otellerde.
Bütün bu olanlar alt alta toplandığında ihtiyaçlar da ortaya çıktığında ihracatımızın ithalatı karşılama oranı yüzde 60 ila 70’ler seviyesinde olmaktadır.
Almanya nın 2021 yılında 1,4 trilyon Euro’luk ihracatına karşılık 1,2 milyar Euro ithalat yapmıştır.
Böylesine ihracat rakamlarına ancak yüksek miktarda ve yüksek teknoloji ürünü üreterek elde etmek mümkündür. Bu arada gerçekten kaliteli ürün elde etmek için kaliteli hammadde ve ara malına da yüksek bedel ödeyip ithalat yapmak gerekir. Ayrıca böylesine üretim yapan emekçiler her şeyin en iyisine layıktır düşüncesinden hareketle tüketim mallarının da en kalitelileri ithal edilince ithalat rakamı da trilyon Euro’nun üstüne çıkar.
Refahın kaynağı yüksek teknoloji, kalite ve büyük miktarda üretimdir.
Benim İktisat Fakültesinde okuduğum 1970 li yılların ortalarında iktisat derslerinde ,inşaat sektörünün ekonominin motoru olduğu, birçok üretim ve hizmet sektörünü hareketlendirdiğini ve dolayısı ile kalkınmaya çok ciddi bir tesiri olduğu anlatılırdı. Bunun böyle olmadığını 1990 li yıllarda anlamıştık ancak son 20 yılda kesin kanaat sahibi olduk. 1990 li yıllardan bu yana ülkemizin müteahhitlik sektörü, dünyada Çin den sonra ikinci sırada yer almakta. Hem yurtiçinde hem de yurtdışında ciddi iş yapan Müteahhitler ülkemize hiç ama hiç birsey kazandırmamışlardır. Çoğu yurtiçinde kazandığını bile yurtdışına aktarmış, farklı alanlara yatırım yapmamıştır.
Bütün bu olanları böylesine kısaca gözden geçirdikten sonra günümüzde en başarılı, en faydalı kimdir acaba bu ülkeye diye sorarsak bana göre ne müteahhit, ne montaj araç fabrikaları, ne de tarım ürünleri yetiştiren ve ihraç edenlerdir. İHA,SİHA imal edip savunma sanayiinde çığır açan Baykar Firması halihazırda ekonomi için rol model olmuş bir firmadır.
Cumhurbaşkanının damadı olduğu için değil bu ülkeye birseyler yapma niyeti ile ortaya çıktığı ve çok çalıştığı için başarılı oldu. Ayrıcalık gördü mü diye soracak olursanız görmediğini söylemenin bu devirde en hafifinden aptallık olduğu kesindir. Ancak şahsen ben Cumhurbaşkanı olsaydım şu anki ayrıcalıkları ona katlar ,her benzeri firmaya konusu, sektörü ne olursa olsun aynı devlet imkanlarının sağlanacağını da duyururdum.
Bayraktarların ürettiği her bir SİHA’nın 5 milyon Euro olduğu dikkate alındığında, bir SİHA nın 11,400 ton buğday ettiği (1.sinif buğday fiyatı 7,99 baz alınmıştır) görülecek ve ne demek istedigimiz daha açık anlaşılacaktır.
Üretim, Üretim, Üretim.
Kalkınma ve refaha ulaşmanın yolu üretimden geçmektedir. Politik kavgalardan uzak, bu ülke, bu vatan, bu millet diyerek ortak paydada buluşup birlikte hareket edebilmek, önümüzü açacak her projeye sonuna kadar destek vermek bizi uçurur.