Kriz dönemleri eğer iyi yönetilebilir ise ekonomik olarak fırsata dönüşebilir. Rusya ile Ukrayna arasında başlayan ve ne zaman biteceği belirsiz savaş, bilhassa batı Avrupa da enerji ve gıdaya erişimi hem kısıtladı hem de hemen her türlü mal üretiminde ciddi düşüşlere yol açtı.
Savaşan her iki ülke ile iyi ilişkilerimizin olması ve Rusya ya ambargo uygulayan ülkeler içinde olmayışımız oluşan krizden daha az etkilenmemizi sağlamaktadır.
Enerji ve gıda fiyatlarındaki artışlar Avrupa da tahminlerin çok üzerinde olunca devletler, doğalgaz faturalarına destek olacaklarını belirtmeye başladı Almanya örneğinde olduğu gibi. Hollanda fırıncılar birliği başkanı 2023 yılbaşı itibariyle enerji fiyatlarındaki artış nedeniyle Hollanda da çalışan fırınları yarısının kapanacağını, ekmek bulmanın zorlaşacağını belirtti. Bu zamana kadar kullanımı çok kısıtlı yerlerde olan ve şömine, mangal gibi keyfi kullanımda tüketilen pelet artık Avrupa’da ciddi bir yakacak malzemesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Türkiye’deki pelet imalatçılarının neredeyse tamamı Avrupa’ya mal yetiştirmeye çalışmaktadır. Bugün itibariyle Avrupa da neredeyse 500 Euro/Ton civarında olan peletin fiyatı bir iki ay içinde daha da artacak gibi görünmektedir. Türkiye’deki imalatın Avrupa’nın ihtiyacını karşılaması mümkün değildir. Rusya da aynı malın 150 Euro /Ton civarında olması ve ambargo nedeniyle satış imkanlarının olmayışı, becerikli tüccarları malın menşeini değiştirerek Avrupa’ya satmaya yöneltmektedir. Bu yapılabilir nitelikte rutin işlem haline getirilmiş, satış yaparken menşei ni değiştirme garantisi verilerek yapılır olmuştur. Pelet benzeri birçok Rus ürünü için (Ayçiçek yağı, gübre vs) aynı işlem söz konusudur.
Avrupa nın içinde bulunduğu bu durum onları ciddi sıkıntıya soksa da, gerek bireysel imkanlarının çok iyi oluşu, gerekse devlet destekleri bu problemleri daha az hasarla atlatmalarını sağlamaktadır.
Isınma ve gıda problemleri nedeniyle bu kış Ülkemize bir milyondan fazla Avrupalı emeklinin geleceği, günde azami 50 Euroluk bir harcama ile beş yıldızlı tatil köylerinde kalacakları tahmin ediliyor. Emekli maaşlarının aylık 1.400 -1.500 Euro civarında olduğu ve her birinin zaten yüksek olan tasarruf saikleri nedeniyle, ihtiyaç hasıl olduğunda eksik kalan harcama ihtiyaçlarını eldeki tasarruf ile yapabilecek durumları olduğu gibi hususlar göz önüne alındığında para burada çözüm aracı olarak ortaya çıkmaktadır. Bizim de istediğimiz döviz gelirlerimizin artması ise yaz ayları dışında da bir şekilde Ülkemize gelip kalacak, para harcayacak insanları bulup getirmek, gelmeleri için şartları oluşturmak olmalıdır.
Bir sosyal güvenlik kuruluşu her 20 çalışandan emekli keseneği tahsil eder, bu gelir ile bir emekliyi finanse ederse, bu sosyal güvenlik kurumu hiç maddi sıkıntı yaşamaz. Ancak çalışan sayısı azalır, emekli sayısı yükselir ise durum tersine çalışır ve o kurum eninde sonunda ekonomik olarak iflas eder. Sosyal devlet olgusu nedeniyle iflas etmiş veya eşiğinde olan birçok ülkedeki sosyal güvenlik kurumları devletin açık hazine yardımları ile ayakta durmaktadır.
Avrupa ülkelerinin birçoğunda 70 li yıllarda sosyal güvenlik kurumları, çalışan sayısının çok, emeklinin az olması nedeniyle büyük karlar elde eden kuruluşlardı. Her biri banka sahibi, çok yüksek meblağlara ulaşan hisse senedi, tahvili ve paha biçilmez gayrimenkulleri olan holdingler gibiydi. Aradan geçen yıllar sonucunda teknolojinin ilerlemesi nedeniyle çalışan sayısının azalması, Emekli sayısının artması, yaşam süresinin uzaması gibi nedenler sosyal güvenlik kurumlarının mali olarak sıkıntılara girmesine neden olmaya başlamıştır.
65 yaşında emekli olan bir Avrupalı nın ortalama olarak 88 yaşına kadar yaşıyor olması, emeklilikte 23 yıl boyunca maaş alması ve sağlık giderlerinin karşılanması demektir ki bu her sosyal güvenlik kurumu için ciddi bir mali yüktür.
Burada bizi ilgilendiren husus şudur;
Bir Avrupalı emeklinin hastalık halinde ve rehabilitasyonunda sosyal güvenlik kurumuna maliyeti günlük ortalama 300 Eurodur. Ülkemizde ise Avrupa şartlarında oluşturulacak rehabilitasyon merkezlerinde bu günlük 50 euroya çok rahat yapılabilir ve ciddi kar da bırakır. Bu yıl ki Avrupalı emeklilerin Ülkemizde kışı geçirmelerini bir fırsata dönüştürerek, daimi ve düzenli bir hale getirmek mümkündür. Bunun için yapılması gereken, Avrupa’daki sosyal güvenlik kurumlarının kendi iştirakçileri için istedikleri rehabilitasyon merkezlerinin Türkiye de yapılacağını belirterek, belli fiyatlarda anlaşma sağlamak ve bunu hayata geçirmek. Zaten mali açıdan sıkıntıda olan bu kurumların, maliyetlerin altıda bire kadar düşmesi arayıp ta bulamadıkları bir şey olacaktır. Sosyal güvenlik kurumları ile yapılacak uzun vadeli sözleşmeler, böylesi merkezlerin yapımı ve çalışır hale gelmesi için gerekli finansmanı temin etmek için yeterli bir argüman olacaktır. Devletimizin de bu konuda desteği, teşviki ile önümüze çıkan bu fırsatın iyi değerlendirilebilmesini ümit ediyorum.