Ankara, her geçen gün daha da büyüyen bir şehir olma yolunda ilerliyor. Ancak bu büyümenin en büyük yan etkisi, maalesef ki trafik. Trafik, artık sadece sabah ve akşam saatlerinde yaşanan bir sorun olmaktan çıkıp, günün her saati kendini hissettiren bir kâbus haline geldi. Özellikle işlek caddelerde, ana arterlerdeki araç kuyrukları, vatandaşın sabrını zorluyor, zamanını alıyor.
Trafiği kendi haline bırakmak…
Hızla artan araç sayısı, kısıtlı altyapıyla birleşince trafik, giderek daha çekilmez hale geliyor. Metroların, otobüslerin doluluk oranları, kalabalık saatlerde yolculuk yapmayı imkansız kılabiliyor. Bir de buna her geçen gün artan park yeri sorunu, trafik ışıkları ve kavşaklardaki tıkanıklıklar eklenince, gün sonunda insanın bir yere yetişmesi neredeyse imkansız hale geliyor. Bu şehirde artık trafiği "kendi haline bırakmak", yaşamın bir parçası haline gelmiş durumda.
Yaşam kalitesini tehdit ediyor…
Ankara'nın trafik sorunu, yalnızca yollarda değil, şehir planlamasında da köklü değişiklikler gerektiriyor. Bisiklet yolları, toplu taşıma sisteminin güçlendirilmesi, akıllı trafik sistemleri ve alternatif ulaşım çözümleri devreye girmedikçe bu sorun daha da derinleşecek gibi görünüyor. Eğer bu gidişat devam ederse, önümüzdeki yıllarda Ankara'da trafik, sadece bir ulaşım sorunu olmaktan çıkar, şehirdeki yaşam kalitesini tehdit eden bir problem haline gelir