CUMHURİYETİMİZİN 100.YILI KUTLU OLSUN
İMPARATORLUKTAN CUMHURİYET’E
UZANAN ZORLU YOL! (2)
İktidar süresi yaklaşık 700 yılı bulan Osmanlı İmparatorluğu, ilk zamanları Osman ve Orhan Beyler gibi, “Beylik” şeklinde sonra da 1nci Murad Hüdavendigar’ la başlayan “Padişahlık” la yönetiliyordu.
Yavuz Sultan Selim’in 1518 de Mısır’ı fethinden sonra, Padişahlık unvanının yanına bir de “Halifelik” unvanı eklendi. İşte bu tarihten sonra Osmanlı’nın çekirdeğini teşkil eden Anadolu ve Rumeli’nin özellikle kırsal kesimlerinde yaşayan Müslüman Halk için “Ümmet” kavramı iyice yerleşmiş oldu. Böylece genelde çiftçilik ve hayvancılıkla geçinen ve ne zaman bir savaş çıksa, kendilerini hep savaşın ön saflarda bulan, ne yazık ki asırlardır eğitimden, ilim, bilim ve çağdaş gelişimden yoksun bırakılmış bu halk kesimi olmuştur.
Padişahına adeta kul, köle olurcasına bağlı olan bu toplum; İslam dinini kendi çıkarları doğrultusunda kullanan bazı tutucu din adamları ve aynı kafada bulunan Sadrazam, Vekil ve Paşa seviyesindeki bazı yöneticiler tarafından baskılanarak, padişahının ruhani sevgisi ile adeta uyuşturulmuştur.
Özellikle Payitaht olan İstanbul’un Saraylarına veya Padişah’ın yakın çevresine çöreklenmiş, eğitim düzeyi oldukça yüksek, Zadegân (Soylu) takımından bazı entelektüel kişiler bildikleri yabancı dil nedeniyle Avrupa devletlerinde olan biten herşeyden haberdar oluyordu ama bunlarla teması bulunmayan halk ise ne yazık ki dünyadan ve dünyadaki siyasal gelişmelerden habersizdi.
Halkın Eğitimi ise ancak çarşıda, pazarda alışveriş yaparken gerekli olacak kadar matematik bilgisini içeriyordu. Bu eğitim de eli sopalı din hocaları tarafından Mahalle Mekteplerinde, diğer adıyla “Sıbyan Mekteplerinde” ezber şeklinde veriliyordu.
Yani devasa Osmanlı İmparatorluğu’nun özünü teşkil eden Anadolu ve Rumeli Müslüman Türk halkı ne yazık ki yaşadığı çağın oldukça gerisine itilmiş, adeta acımasızca terk edilmişti denilse yeriydi.
Ama bunların yanında İmparatorluğun son 200 yılı içinde, geleceği şekillendirecek bazı güzel gelişmeler de olmadı değil.
*
Not: Bundan sonraki yazılarda ne gibi siyasi gelişme ve değişimler olduğunu göreceğiz. İlhan Küçükbiçmen