Değerli okur dostlar, 1 Yılı kapsayan uzun soluklu yazı dizisinin nihayet sonuna geldik. Şimdi güzel vatanımız, “Türkiye’mizin Geleceği!” üzerine mantıklı, olası birkaç tahmin yapma zamanı…

Gelin önce lafa “İnsanlık Aleminden” başlayalım. Dünya kuruldu kurulalı, “insanın insana yaptığı, zulmü, eziyeti, kötülüğü hiçbir canlı yapmamış”. İşte böylesi bir dünyada yaşıyoruz.

Şayet ülke olarak dışarıya karşı kendimizi koruyamıyorsak, savunamıyorsak bizim ve ailemizin, sevdiklerimizin vay haline…

Bu söylediklerimi gerçekleştirebilmek için, içeriden ve dışarıdan gelecek kötülüklere karşı her açıdan güçlü olmak, kendimizi savunmak zorundayız. Bunun anlamı ise; “eğitimli olmak, üretmek, satmak, kazanmak ve maddi açıdan güçlü olmak” demektir.  

                                                           *

Kendimize soralım bakalım; “ailemizin geçimini, çocuklarımızın okul masraflarını, diğer barınma, ulaşım, sağlık vs. giderleri yeterince karşılayabiliyor muyuz? Gelişmiş bir ülke insanı gibi, çalışırken veya emekli olunca gönlümüzce ülkemizi ve dış ülkeleri gezip görebiliyor muyuz? Huzur içinde ülkemizin kırlarında, ormanlarında dolaşıp doğayla baş başa kalabiliyor muyuz?”

Kendime soruyorum; “Acaba yaşamın boyunca ne kadar kitap okudun? Ne kadar eser yazdın? Ne kadar şiir yazdın ve okudun? Ne kadar sinemaya, tiyatroya gittin? Ne kadar türkü, şarkı söyledin veya ne kadar konsere gittin?”

Şimdi aynı soruları lütfen bir de kendinize sorun, bakalım ne cevaplar vereceksiniz!

BİZİ GELECEKTE BEKLEYEN STRATEJİK SORUNLAR?

İslam Dünyası 1400 yıldır ne yazık ki bu dünyada özlenen güçlü konuma bir türlü ulaşamamıştır. İslamiyet önce mezheplere bölünmüş bu yetmemiş gibi birbirine neredeyse “düşmanlaşmış” mezhepler içinde de farklı farklı görüşlere sahip, “Tarikatlar” türemiştir.

Ama Türkiye’nin kısmen başardığı “seküler” yaşam biçimi yani “dünya işleri ile dini yaşamının ayrı düşünülmesi” fikri şayet benimsenirse belki gelecekte daha güçlü duruma gelebilir.  

Ülkemiz insanını kara kara düşündüren konuların başlarında, mali açıdan “Kamu ve Özel Sektör Borçları” gelmektedir. Kabaca Kamunun iç ve dış borcu 200 Milyar Doları, Özel sektörün iç ve dış borcu ise 300 Milyar Doları bulmaktadır. Gelecekte bu borç gittikçe artmaya devam edeceğe benziyor.

Şayet Ana Muhalefet Partisi iktidar olursa iktidarın, sırtına yükleyeceği bu borcu öder mi?

Şayet İktidar partisi yönetmeye devam ederse ne gibi önlemler alır? Bu borcu, aynı kafa yapısıyla ödeyebilir mi? Gerçekten tahmin etmek oldukça zor gibi gözüküyor ama ülkeyi daha zorlu günlerin beklediğini tahmin etmek pek o kadar zor olmasa gerek…

ÜMİT!

Biz yaşadığımız bu dünyada “Türkler” olarak neredeyse 3000 yıla varan köklü bir tarihin insanlarıyız. Mücadele etmek, direnmek, çalışarak başarmak, pes etmemek bizim “genlerimize” yazılmış”.

Başarmak için “savaşmak” bizim ruhumuzda var. Allah’ın izniyle, Atamızın önderliğindeki İstiklal Savaşında olduğu gibi; “dizlerimizin üzerine çöksek dahi, yine de kalkmasını, toparlanmasını biliriz EvvelAllah…”

Kalın sağlıcakla. 

Polatlı Postası Yazarı: İlhan Küçükbiçmen

(Son)