Yorum: Bilindiği gibi Türkiye’de yerel yönetim seçimleri 31 Mart 2024’de yapılacak.
Bu seçimlerin ne anlama geldiğini öğrenebileceğimiz en doğru kaynak Anayasamızdır. Günümüzde hala geçerliliğini koruyan 1982 Anayasa’sının ilgili maddesi aynen şöyle der;
“Yerel yönetimler (mahalli İdareler); il, belediye veya köy halkının yerel ortak ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.”
Biz sade vatandaşlar için anayasamız tarafından güvence altına alınan en önemli değerler, koyu harflerle vurguladıklarımdır.
Günü geldiğinde seçim sandığına gidip atacağımız oyun değerini, bilinçli bir birey olarak gayet iyi bilmek zorundayız. Unutmayalım ki; Allah huzurunda, bu oyda 18 yaşını doldurmamış yavrularımız ve oy kullanamayacak kadar yaşlı ve özürlü aile bireylerimizin de hakları vardır.
Oy demek; “insanın kendisi, ailesi, dost ve akrabaları, çevresi ve milleti için” geleceğin tanımı demek, arzu ve beklentilerimiz için çok değerli bir cevap demektir.
Herkes sizin bardağınızı doldurabilir ve bardağın taşması yani seçeceğiniz adayın kazanabilmesi için belki tek damla suya gereksinim olabilir. Neden olmasın… O tek damla su yani oy sizin oyunuz olacaktır. Bu nedenle sandığa gitmeyi asla ihmal etmeyelim.
Bizler öncelikle içinde yaşadığımız il, ilçe veya köyün yerel ortak ihtiyaçlarını; mevcut bilgi birikimimiz, yapacağımız gözlem ve incelemeler sonucunda, vicdanımızla baş başa kalıp, hiç kimsenin etkisi altında kalmadan bizzat kendimiz saptamalıyız.
Seçim öncesi, bize bu görevleri yapmayı vadeden adayları ve onları bize öneren Siyasi Partilerin politikalarını iyi değerlendirmeliyiz.
Tabiri caizse; hiçbir aday bizim kara kaşımız, kara gözümüz için adaylığını ilan etmiyor. Adaylar bizlere hizmet için vardır.
Şayet seçimi kazandıkları takdirde, o köy veya mahallenin ya Muhtarı ya da o ilçe veya ilin Belediye Başkanı seçilerek bölgesinin en popüler bireylerinin safında yer alacak ve tabii ki ayrıca hakkı olan maaş ve ödenekler gibi özlük haklarına da sahip olacaktır.
Sözün özü bizler bilinçli bireyler olarak, yaşadığımız yöreye en iyi hizmeti vereceğine kalben inandığımız, doğruluğuna, dürüstlüğüne, adaletine ve çalışma azmine güvendiğimiz adayı, oy sandığının başına gidene kadar saptayıp, oyumuzu o birey lehine kurallara uygun olarak kullanmalıyız.
Çünkü unutmayalım “hatalı verilen oy asla geçerli sayılmaz.”