İslamcı muhalif grupların 27 Kasım'da başlattığı harekat, Suriye'de Beşar Esad'ın 8 Aralık'ta ülkeyi terk etmesiyle sonuçlandı. Beşar Esad’ın ülkesini terk etmesinden iki gün önce Türkiye’de bakın neler olmuş!

Bu süreçte, Türkiye başta olmak üzere küresel ve bölgesel aktörleri de içine çeken yoğun bir diplomasi trafiği yaşandı.

BBC haberinde, “Türkiye, Astana sürecindeki ortakları Rusya ve İran'ın yanı sıra ABD ile de yakın temasta oldu. Bir yandan sahadaki sürecin daha büyük bir tırmanmaya dönüşmemesine çalışırken, diğer yandan da olası bir rejim değişikliğine dönük adımlar attı” demektedir.

7 Aralık'ta Katar'da yapılan ve Türkiye'nin aktif olarak yer aldığı görüşmelerde, Esad'ın ana destekçileri Rusya ve İran ile önde gelen Arap devletleri "Esad sonrası süreci" konuşmaya başladılar.

Türkiye, harekatın başladığı 27 Kasım'da yaptığı ilk açıklamada, “Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çatışmalara müdahil olmadığı, ancak sahadaki gelişmeleri yakından takip ettiği” yönünde bilgi vermişti.

Yorum: Buradan çıkan sonuç ise: Suriye’deki iç savaşın, daha HTŞ liderliğindeki İslamcı Muhalif grupların Suriye Milli Ordusu üzerine harekatı başlamadan önce; oluşacağı düşünülen savaşın tüm boyutlarıyla adı geçen ABD, Rusya, İran ve Arap ülkelerinin dahil olduğu ve Türkiye’nin başı çektiği diplomatik temaslar sonucunda masaya yatırıldığıdır.

2011 yılından günümüze değin Suriye’yi “kibar görünüşlü bir diktatör” gibi yöneten bir liderin yani B. Esad’ın hazin sonunun nasıl oluştuğunu tüm dünya ibretle izliyor. Hele ki Şam’da bulunan bir hapishanede nasıl bir vahşet ve insanlık suçu işlendiği görüntüleri hepimizin yüreklerini dağlıyor. Umarım bu acımasız tablo tüm insanlığa ders olur.