2024 yılının her haftasını kapsayan bu uzun soluklu yazı dizisini neden yazma ihtiyacı duyduğumu belki merak edenler vardır.

Öncelikle yazıların genel yapısı ve karakteri hakkında, başta Polatlı olmak üzere tüm Türk Dünyası’nın kıymetli okurunu bilgilendirmek isterim.

Önce konuya çarpıcı bulduğum ‘İki’ örnekle başlamak istiyorum:

İlki: Ülkenin kırsalında veya köylerindeki bulunan harman yerlerinde; ana gıdamız unun üretilmesi için gerekli olan buğday tanelerini saplarından ayırmak amacıyla kullanılan, önüne koşulan inek, öküz, at gibi hayvanlarla çekilen, alt yüzeyi keskin ve sert çakmak taşları çakılı olan kızak biçimindeki, ‘düvenleri’ çoğumuz ya bizzat yerinde görmüş ya üzerine onun üzerine binmişizdir. Veya  en azından bu sahneyi nostaljik Türk Filmlerinde izlemişizdir.

Benim anlatmak istediğim konu ise bundan sonra başlıyor. Harman yerinde ‘düven’ sonrası bir arada bulunan tahıl taneleri ile saplarını ayırmak şarttır. İşte bu iş için ‘dirgen’ adı verilen çatal şeklinde tahta saplı kürek benzeri bir aletle bu karışım alınarak, rüzgarlı bir ortamda havaya savrulur. Taneler hemen aşağı düşerken, kurumuş saman haline gelerek hafiflemiş olan saplar da ileriye ‘savrulur’. Bu bir rüzgarla ‘savrulma’ eylemidir.

İkinci: Örnek ise; belki çoğumuzun zevkle izlediği, baş rolünü Tom Hanks’ın oynadığı ABD yapımı ‘Forrest Gump’ adlı gerçekten harika bir film vardı. Aklımda kalmış film yukardaki örneğe benzer rüzgarla havaya ‘savrulan’ bir tüy parçası ile başlıyordu.

                                                             *

Bu yazı dizisindeki amacım; yukardaki verdiğim ‘fiziksel savrulma’ örneklerinden farklı olarak, Türkiye’mizi yakından ilgilendiren, ‘ tarih, hukuk, ekonomi, eğitim, insan hakları, değerlerimiz, kültür ve yaşam tarzımız, vs.’ gibi farklı konularda, ‘felsefik savrulma’ tarzındaki çeşitli katmanların görüş ve fikirlerini derleyip, toparlayarak kendi fikirlerimle harmanlayıp elde ettiğim bilgi birikimini sizlerin beğenisine sunmaktır.

                                                             *

Bundan sonraki Cuma günü yayınlanacak olan ‘son’ tanıtım köşe yazımında belirtilen konu başlıkları, içeriklerinin hazırlanış yöntemine kısaca değinmek istiyorum.

Yazılar genelde ülkemizin son iki yüzyılını yani 20’nci Yüzyıl ile 21’nci Yüzyılın ilk yarısını kapsamaktadır. Diğer bir değişle ‘150 yıllık bir zaman dilimini’…

Yazı konuları mecburen kronolojik bir dizin içerse de ana amacım okurumu bunlarla yormamaktır.

Bunların yerine daha ziyade, konular hakkında farklı kaynaklardan özet alıntılarla kendi yorumlarımı sentezleyip, harmanlayarak sizleri sıkmadan, yormadan, mümkün olduğunca kısa ve anlaşılır bir şekilde yani akademik olmayan, konuşma dilinde bilgilendirmeyi hedefledim. Umarım mahcup olmam!

Not: Önümüzdeki 29 Aralık 2023’de cuma günü, tanıtım bölümünün son yazısı olarak ‘Konu Başlıkları’ hakkında kısa bilgiler vereceğim.

İlhan Küçükbiçmen   facebook: Ilhan Küçükbiçmen

Dijital bağlantı: Google-Polatlı Postası-Yazarlar