Her yıl Aralık ayında asgari ücret belirleme süreci, ülke gündeminin en önemli maddelerinden biri haline gelir. İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, haftalar süren toplantılar ve tartışmalar sonunda yeni asgari ücreti belirler. Ancak bu süreç, genellikle beklentilerin karşılanmaması ve hayal kırıklığı ile sonuçlanır.
Asgari ücretli ve emekliler, yaşam maliyetlerinin giderek arttığı bir dönemde, maaşlarında ciddi bir iyileştirme bekler. Ancak geçmiş yıllardaki deneyimler, bu beklentilerin çoğunlukla karşılanmadığını gösteriyor. Komisyon, enflasyon, ekonomik büyüme ve diğer makroekonomik göstergeleri göz önünde bulundurarak bir karar verir. Ancak bu karar, asgari ücretli ve emeklinin gerçek ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak kalabilir.
Bu yıl da benzer bir tablo ile karşı karşıyayız. Asgari ücret ve emekli maaşına yapılacak zam oranı henüz belli olmasa da, beklentilerin yüksek olduğu bir gerçek. Ancak gerçekçi olmak gerekirse, yapılacak zammın sınırlı kalacağı tahmin ediliyor. Benim tahminim, asgari ücretin en fazla 23 bin TL, en düşük emekli maaşının ise 18 bin TL olacağı yönünde.
Asgari ücret ve emekli maaşının belirlenmesi sadece ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda sosyal adalet ve insan onuru ile de ilgilidir. Bu konuda daha adil ve insancıl bir yaklaşım benimsenmesi ve vatandaşların geçim sıkıntısı çekmeden yaşayabileceği bir maaş düzeyi belirlenmesi temel bir haktır.