Trendyol Süper Lig heyecanı başladı. Fenerbahçe ligin ilk maçında büyük sorunlarla uğraşan Gaziantep Futbol Kulübü karşısında sahasında 2-1'lik galibiyetle ayrıldı. Sezonun ilk maçında 3 puan her ne kadar çok değerli olsa da oynanan oyun Fenerbahçe taraftarlarına yine "acaba" dedirtti.
Fenerbahçe maçın ilk 20 dakikası göz önüne alındığında mükemmel başladı. Yeni transfer, "yıldız golcü" harika 2 gol attı. Gollerin hazırlayıcısı da yine yeni transferler olan; skora katkı yapması beklenen Tadic ve Szymanski'den geldi. Skorun 2-0 olmasının ardından taraflı tarafsız herkes Fenerbahçe'nin farka gideceğini beklerken, oyunun gidişatı hiç de öyle olmadı.
Gaziantep Futbol Kulübü'nde Maxim, 23. dakikada anlamsız bir şekilde gördüğü kırmızı kartla oyundan atıldı. Skor 2-0 Fenerbahçe lehine devam ederken Maxim'in kırmızı kart görmesiyle herkes maçın bittiğini düşünüyordu. Ancak o dakikadan sonra Fenerbahçe skoru koruma iç güdüsüyle geri çekilirken, Gaziantep Futbol Kulübü ilk yarının duraklama anlarında bulduğu gol ile skoru 2-1'e getirdi ve maç içinde kalmayı başardı.
Maçın ikinci yarısında Fenerbahçe'nin kaçırdığı penaltı, Ferdi Kadıoğlu'na verilmeyen kırmızı kart ve Gaziantep Futbol Kulübü lehine tartışmalı olan penaltı pozisyonlarına hiç değinmeyeceğim. Futbolun içinde olan durumlar bunlar. Fenerbahçe açısından bakıldığında bu maçtan çıkarılması gereken en önemli ders; acil kaleci ihtiyacıdır.
Fenerbahçe'nin kalesini koruyan Altay Bayındır, Fenerbahçe ile 4. sezonuna başladı. Geldiği ilk günden bu yana potansiyeli yüksek bir kaleci olarak gösterilen Altay Bayındır, özellikle karşı karşıya pozisyonlarda ligin en iyisiyken, yan toplardaki zaafiyetiyle çok eleştiriliyordu. Bugün geldiğimiz noktada Altay Bayındır'ın zaafları arasında gösterilen yan toplar, ayağının iyi olmaması gibi konularda kendini geliştiremezken, karşı karşıya pozisyonlarda da bir hayli geriledi. Her şeyden önemlisi geçtiğimiz sezondan bu yana Fenerbahçe taraftarıyla arasındaki bağı kopan Altay Bayındır, büyük bir özgüven eksiğiyle kalede duruyor.
Bir futbol takımında santrafor ve kaleci bölgesinde oynayan oyuncuların yeteneği bir kenara bıraktığımız zaman en önemli unsur özgüvendir. Özgüveni olmayan santrafor bitirici vuruşu yapamazken, kaleci ise üzerine gelen topu bile içeri alabilir. Yapacağı bir hatada tepki görmekten korkan kaleci, en basit topları bile kurtaramayabilir. Altay Bayındır'ın yaşadığı da tam budur. Altay'ın kalecilik yetenekleri konusunda tartışmalar yapılabilir, Fenerbahçe kalesini korumak için yeterli kumaşa sahip olmayabilir, kimilerine göre de tam tersi yetenek konusunda hiçbir eksiği olmayabilir. Bunlar tartışmaya açık konulardır. Ancak taraftarla arasındaki bağı kopan, büyük bir özgüven eksikliği yaşayan Altay Bayındır'ın kesinlikle ve kesinlikle kesik yemesi ya da Fenerbahçe'den ayrılması gerekmektedir. Bu her iki taraf için de en hayırlı olanıdır.
Peki Altay Bayındır'ı yedek kulübesine çekmesi gereken İsmail Kartal ne düşünüyor? Fenerbahçe yönetiminin yabancı kaleci alalım ısrarlarına neden "Ben Altay ile devam edeceğim" diyor? İsmail Kartal dünyanın en iyi insanı da olsa, bir futbolcuyu kazanmak için çaba sarf etmek için uğraşsa da Altay Bayındır'ın Fenerbahçe ile ilişkisi derhal sonlandırılmalıdır. Şu dakikadan itibaren Altay Bayındır 10 maçta olağanüstü performans sergilese de yapacağı ilk hatada taraftarlar tarafından tepki görecektir. Bunu herkesten çok Altay Bayındır bilmektedir ve bu düşüncelere sahip olan bir kaleci büyük takım kalecisi O-LA-MAZ! İsmail Kartal, Altay Bayındır ile devam etme inadınından vazgeçmeli ve yabancı kaleci transferine onay vermeli. Fenerbahçe'nin oynayacağı ilk resmi maçta kaleyi yeni gelecek kaleci korumalı ya da İrfan Can Eğribayat kaleyi devralmalıdır.