NEREYE SAVRULUYORUZ? (08) KANAL İSTANBUL
CB. Sn. Erdoğan’ın “hayalim”, İBB Bşk. Sn. İmamoğlu’nun ise “cinayet” dediği proje.
Şimdi oldukça “sıkıntılı!” olarak değerlendirdiğim, zor, belki de çok zor gibi görülen “Kanal İstanbul” projesinden bahsetmek istiyorum.
Projenin isim babası ve mimarı olan CB. Sn. Erdoğan 2018 yılında yaptığı (CİMER’den alınan) bir konuşmada “Kanal İstanbul” için neler demiş;
“Türkiye'ye sağlayacağı katkılar, proje maliyetiyle kıyaslanamayacak kadar yüksek olan Kanal İstanbul, ülkemizin en önemli değerlerinden biri olarak tarihteki yerini alacaktır.” Sn. Erdoğan, Kanal İstanbul Projesi'ni bundan 11 yıl önce milletle paylaştıklarını hatırlatarak, "Türkiye'nin bu süreçte yaşadığı iç ve dış badireler sebebiyle maalesef projenin ilerlemesi biraz gecikti!"
Gemiler için beklemede geçen her saatin önemli bir maliyet olduğunu belirten Erdoğan, "Yapılan projeksiyonlar 2050 yılında Boğaz'dan geçecek gemi sayısının 78 bini bulacağını gösteriyor. Halbuki hesaplamalara göre İstanbul Boğazı'nın güvenli gemi geçiş kapasitesi 25 bindir. Kapasite yoğunluğundan kaynaklanan sintine ve balast sularının yol açtığı sıkıntılar yanında ev ve sanayi atıklarının kirlettiği İstanbul Boğazı alarm zilleri vermeye başlayalı çok oldu." diye konuştu.
Buna karşılık İBB Başkanı Sn. Ekrem İmamoğlu ise (BBC Türkçeye göre) 25 Aralık 2019 tarihli konuşmasında şöyle diyor: “Kanal İstanbul felaket, ihanet ve cinayet projesidir.”
İBB Bşk’ı Sn. E. İmamoğlu, Kanal İstanbul projesiyle ilgili düzenlediği basın toplantısında, projeye dair eleştirilerini anlattı ve projenin derhal iptal edilmesi çağrısında bulundu.
İBB Başkanı: Bu projeyle İstanbul'un, susuzluktan deprem riskine, doğanın katledilmesinden trafikten artan nüfusa birçok sorunla karşılaşacağını, Montrö Anlaşması'nın Karadeniz'e savaş gemisi çıkmamasını sağlayan koruma kalkanının da ortadan kalkacağını savundu.
İmamoğlu, kanal güzergâhındaki 30 milyon metrekarelik alanın el değiştirdiğini, en çok alış yapan üç şirketinse Arap şirketleri olduğunu söyledi.
“Susuzluk maddesi bile rafa kaldırılması için yeterli.”
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, projeyle ilgili hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunu hafta başında kabul etmiş, 10 günlüğüne halkın görüş ve önerilerine açıldığını açıklamıştı.
Projeyi eleştiren Ekrem İmamoğlu, İBB'nin Saraçhane'deki merkez binasında düzenlediği basın toplantısında, projenin barındırdığını belirttiği tehditleri 15 maddede sıraladı.
Kanal İstanbul'u "katmerli ihanet projesi" olarak niteleyen İmamoğlu, projenin öncelikle susuzluğa neden olacağını söyledi ve ekledi:
"Kanal İstanbul projesi yapıldığı takdirde, 8 bin 500 yıldır var olan İstanbul, sonsuza kadar yer altı ve yer üstü su kaynaklarını kaybedecek.
Sadece bu madde bile bu projenin derhal rafa kaldırılmasını emrediyor."
İmamoğlu, kentin çok önemli su depolama alanı Terkos Gölü'ne karışacak tuzlu su ile gölün su kaynağı sıfatını yitirme ihtimali bulunduğunu, Sazlıdere Barajı'nın da işlevsiz kalacağını söyledi.
Projenin 1., 2., ve 3. derece deprem bölgelerinde kaldığını, 11 kilometre mesafeden Kuzey Anadolu fay hattı, 30 kilometre mesafeden Çınarcık fay hattının geçtiğini belirten İmamoğlu; bilim insanlarının, projenin yeryüzü ve yeraltı gerilme dengelerini bozacağını, yeni depremleri davet edeceğini, depremlerin şiddetini artıracağını söylediğini aktardı” diyor.
Yorum: Bilindiği gibi ülkemiz 31 Mart 2024’te Yerel Seçimler için sandık başına gidecek. Bu seçim heyecanını en önde yaşayacak olan şehir ise, yaklaşık 16 milyona dayanan nüfusuyla şüphesiz İstanbul olacak.
Bu mega kentin kazanımı için iki aday yarışıyor demek doğru tahmin olur. Ama bir de açıktan, “Bu şehir benim sevdam ve biz bu şehre dikey mimariye engel olamadığımız için ihanet ettik diyen CB. Sn. Erdoğan’ı da eklemek pek de yanlış sayılmaz.
Şimdiki CHP adayı İBB Bşk’nı Sn. E. İmamoğlu ile AKP ve MHP’nin yani Cumhur İttifakı’nın ortak adayı Sn. M. Kurum sanırım kora, kor yarışacaklar.
Fakat daha yarışın başında Sn. Kurum bir söyleminde, “Kanal İstanbul projemiz şu anda gündemimizde yok” dedi.
İstanbul ekosistemini allak bullak etme ihtimali olan ve sanki “rant” kokan bu (absürt) projenin (şimdilik kaydıyla olsa bile) rafa kaldırıldığını medyadan duyduğuma, ne yalan söyleyeyim, İstanbul doğumlu bir birey olarak çok sevindim. Hayırlısı bakalım!
Gelecek yazıda ülkemizin borç yükünden bahsedeceğim
Dijital erişim: Google-Polatlı Postası-Yazarlar