NEREYE SAVRULUYORUZ? (12) HASTA ADAMIN TOPARLANMA ÇABALARI
Avrupa’nın birçok ülkesinde Üniversiteler peş peşe açılıyor, bilim her yana sular, seller gibi yayılıyordu. İngiltere’de “Sanayi Devrimi” başlamış. Buhar gücü sayesinde trenler işler hale gelmiş, ticari yaşam adeta koşmaya başlamıştı. Yine İngiltere ve Amerika başta olmak üzere, dokuma tezgahları üretilmiş ve dokunan kumaşlar tüm dünya ülkeleri tarafından kapış kapış ithal edilir hale gelmişti.
Osmanlı İmparatorluğu tükenmiş ve yerini “hasta adam” lakaplı zayıf bir Osmanlı Devleti’ne bırakmıştı. Her ne kadar 20nci Yüzyılın başlarında Avrupa Devletlerindeki başarılı gelişmeler, o dönemin liyakatli devlet adamları tarafından örnek alınmaya başlansa da bu yeterli gelmemiştir.
Yalnız burada unutulmaması, göz ardı edilmemesi gereken; Avrupalılar ve Ruslar tarafından “Hasta Adam” yakıştırması yapılan Osmanlı Devleti’nde sıra dışı gelişmeye örnek olan çok önemli üç gelişmeden bahsetmek isterim:
İlki; 19ncu Asır yani 1800’lü yıllarda İstanbul’da “Mühendishane-i Hümayun” yani adı üzerinde ilk Mühendislik Fakültesi kuruldu. Burada yetişen mühendisler başta Savunma Sanayii olmak üzere, Osmanlı’nın hükmettiği topraklarda çok değerli hizmetlere imza attılar, geleceği şekillendirdiler.
İkincisi; Yine aynı asırda, Osmanlı’nın ilk “Tıbbiye Mektebi” kuruldu. Bugünkü Tıp Fakültelerinin temelini teşkil eden bu okuldan, o günün bilimsel tıp eğitimini almış yetenekli ve bilgili Doktorlar yetişmeye başladı.
Fakat ne acıdır ki, bu olağanüstü değerli Tıp Öğrencilerinin çoğu Çanakkale Savaşlarında şehit düştü. Bu durum da ülkemizin Tıp alanında yetişmesi gereken doktorların yetersizliğine yol açtı.
Üçüncüsü ise; Yine aynı 19ncu Yüzyılda, çökmekte olan Osmanlı Devletinde yapılan en değerli yeniliklerden birisi de, Harp Okulunda verilen eğitimin çağdaş düzeye erişmesidir. İşte bu okuldan mezun olan, modern Harp eğitimi almış subaylar sayesinde İstiklal Savaşını kazandık. Gazi Mustafa Kemal Paşa da bu okulun mezunları arasındaydı.
*
Sonuç olarak 1nci Dünya Savaşından, Çanakkale Savaşları ile başarılar elde etmemize rağmen, kaybeden Almanya’nın safında yer aldığımız için biz de kaybetmiş sayıldık. Sonrası malum; Mondros Mütarekesi ile elimizde, avcumuzda kalan bir avuç İç Anadolu ve Rumeli toprağı.
Neredeyse ülkemizin tamamına yakını Emperyalist düşmanlarımız tarafından adeta talan edildi. Bu felakete akıl almaz bir biçimde, İstanbul’u işgal eden İngilizleri gücendirmeme gayreti içinde bulunan, sarayın kuklası olmuş hükümet de ortak oluyordu.
Ama, ta ki Samsun’da ortaya Gazi Mustafa Kemal Paşa gibi bir dahi çıkana kadar.
Gelecek yazıda padişahın ümmeti ne anlama geliyor o konuda bilgi vereceğim
Dijital erişim: Google-Polatlı Postası-Yazarlar