NEREYE SAVRULUYORUZ? (17) GENÇ CUMHURİYETİN ÜRETİM VE KALKINMA SEFERBERLİĞİ

İstanbul başta olmak üzere, Cumhuriyetin kuruluş yılları öncesinde, hemen hemen tüm şehirlerde yaşam şartları çok kötüydü.

Osmanlı Devleti son iki yüzyıldır Avrupalı Bankerlere aşırı derecede borçlanmış ve borçlar ödenemeyince de yabancılardan oluşan “Düyun-u Umumiye” adlı bir komisyon kurulmuş, halk adeta açlığa terk edilerek, borçların ödenme planı yapılmıştı. Yani şehirlerde yaşayan varlıklı aileler bile büyük gelir kaybı meydana gelince sefil duruma düşmüştü.

Cumhuriyet ile birlikte tüm konular ele alınıyor, öncelikle ülkenin gelir, gider bütçesinin en azından denkleştirilmesi için üretimi arttırıp, ihracat yapmak gerekiyordu.

Yani ülkenin kırsalında çiftçilik yapan ve hayvancılıkla geçinen köylünün tohumluk buğday, gübre, zirai ilaç, traktör vs. gibi ihtiyaçlarının giderilmesi, hayvancılıkla uğraşan köylünün de saman, arpa, yulaf ve veteriner ilacı gibi ihtiyaçlarının da bir plan dahilinde desteklenmesi gerekiyordu.

Bunlardan başka ülkenin modern üretim yapabilmesi için de mutlaka açılması gereken yeni fabrikalara ihtiyacı vardı. Dokuma tezgahlarının yurdun her köşesine ulaştırılması ve oralarda yöresel kumaşların üretilmesi öncelikle Türk halkının ihtiyaçlarına çok değerli bir cevap olacaktı. Kendi kumaşımızı, kendi giysilerimizi yine kendimiz üretmeliydik. 

Çimento, şeker, yağ fabrikaları ardı ardına kuruluyor. Sümerbank adı altında dokuma fabrikaları açılıyordu. Bunların dışında Paşabahçe Cam, Beykoz Kundura fabrikaları ve küçük ölçekli sanayi tesislerinin de çoğaltılmasına tabii ki gayret ediliyordu.

Tüm bunların bilinçli olarak işletilmesi için eğitimli ustalara, bilgili yöneticilere gereksinim vardı. Ülkenin hemen her şehrine ve birçok ilçesine İlk Okulların yanında, Orta Okullar, Liseler, Öğretmen Okulları ve Sanat Okulları inşa ediliyor, ayrıca yüksek öğretim de ihmal edilmeyip, İstanbul, İzmir, Ankara, Erzurum ve diğer büyük şehirlere de ardı ardına yeni Üniversiteler açılıyordu.

Yani sözün özü; genç Türkiye Cumhuriyeti’nde topyekun Eğitim ve onun devamı olan Üretim Seferberliği başlatılmıştı.

Bunların dışında ulaşıma önem verilerek; demiryolları ağı genişletilip, karayollarının da alt ve üst yapı çalışmaları hızlandırılarak şehirler birbirine bağlanmaya başlanmıştı.

Çünkü halkın ve üretilen malların seri bir şekilde bir yerden diğer bir yere taşınması, medeniyetin en önemli göstergelerinden biriydi.

İstanbul, İzmir, Bursa gibi tarihi şehirlerde su temini için Osmanlı zamanından kalma çeşmeler vardı elbet ama ülkenin büyük bir kesiminde halk hala derelerden, ırmaklardan, kuyulardan kaplarla evlerine su taşıyordu. Önce İçme Suyu Barajları inşa edilmeye sonra da depolanan bu suyu şehre ulaştırmak için boru sistemleri yapılıp, döşenmeye başlandı.

Gelecek yazı Atatürk veya Türk Devrimleri, Kadın Hakları üzerinedir.

Dijital erişim: Google-Polatlı Postası-Yazarlar