Hayatımızı devam ettirmek, ailemizi geçirdirmek için en kutsal davamız ekmeğimizdir.

Ekmek davamızı ne kadar kutsal hale getirirsek ve ne denli şükürle yoğurursak o denli kazançlı çıkarız.

Bu konuda bize en güzel hiyakayeyi ekmeğini sırtında taşıyarak kazanan teriyle yoğuran bir hammalın hikayesi anlatabilir.

Bakınız ne diyor hikaye de;

“Rızkını sırtında ağır yük taşıyarak kazanan hamalın biri namazlarında dâima:

— Yâ Rabbi, bana ne vereceksen hayırlısını ver, bir ekmek de olsa hayırlısından ihsan eyle, diye dua ediyormuş.

Adamın hep aynı duayı tekrarlaması, yanındakilerin dikkatini çekmiş. Nihayet biri, bir gün sormadan edememiş:

— Kardeşim, sen her namazdan sonra duada:

” Yâ Rabbi, bana ne vereceksen hayırlısını ver, bir ekmek de olsa yine hayırlısından ihsan eyle” diye yalvarıyorsun. Ekmeğin hayırsızı da mı olur ki?

Hamal cevap vermiş:

— Birader, benim başıma geleni bir bilsen sen de aynı duayı tekrarlamaktan kendini alamazsın. Yanındakiler iyice meraklanmışlar:

— Neymiş başına gelen, anlat da biz de duyalım. Hamal, bakın, başıma ne geldi, diyerek başlamış anlatmaya:

— Ben ekmeğini sırtındaki ağır yüklerin altında inleyerek kazanan bir insanım. Bir gün yine bir yokuş yukarı sırtımda ağır yükle çıkarken fena halde yorulduğumdan sırtımdaki yükü yere indirdim. Alnımdan damlayan terleri silerken içimden bir feryat koptu, dedim ki:

— “Hey yâ Rabbi, yediğim ekmeği bana ne kadar da zor veriyorsun. Ne olur, bu bir ekmeği şöyle oturduğum yerden kazanmayı ihsan eylesen de, böyle kan ter içinde kalmasam.

Tam bu dua ağzımdan çıkar çıkmaz, birden karşımda iki kişinin sille tokat dövüştüklerini gördüm. Dayanamadım, aralarına girip ayırırken birinden yediğim bir yumrukla yüzüm kan revan içinde kaldı, işte o sırada gelen polisler, beni de kavgacılardan biri zannederek doğruca hapse attılar.

Mahkemeye çıkıncaya kadar yattığım hapiste her gün bana ekmek veriliyordu. Sırtüstü yattığım yerde ayağıma gelen bu ekmeği sıkıntı ve üzüntüden yiyemiyordum. Kendi kendime diyordum ki, işte ne sırtında yük taşıyorsun, ne de alnından öyle soğuk terler akıyor. Sana oturduğun yerde bedavadan gelen ekmek. Zevkle yesen ya.. Ne var ki, dışarıda çalışarak alın teriyle kazandığım o ekmek, hapiste ayağıma gelen bu bedava ekmekten çok daha huzur verici ve lezzetliydi.





O zaman anladım ki, ben yanlış dua etmişim. Oturduğum yerden bir ekmek ver demişim, ama hayırlısından ver dememişim. İşte o günden bu yana dualarımda isteğimi değiştirdim. Rabbimden zahmetli de olsa hayırlısını, huzurlusunu vermesini niyaz ediyorum.