İlk yazımın ardından bir süre geçti. Hepimizin malumu ‘salgın’ hayatımızı etkilemeye devam ediyor. Pandemi bitti dediler ama bu sene kış hastalıkları yakamızdan düşmedi. Uzun bir süre de düşeceğe benzemiyor. Elimizden gelen tek şey ise bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak. Hasta olanlara acil şifalar diliyorum…
***
Ankara’nın değerli bir müzesinden bahsedeceğim bugün, Çankaya’nın meşhur sokaklarından biri olan Bülten Sokak'ta bulunan Cin Ali Müzesi.
Uzun süredir ziyaret etmek istiyordum fakat bir türlü vakit bulamamıştım. Gittiğimde kendime dediğim ilk şey ‘geç bile kalmışım’ oldu.
2005 yılında müfredatlardan kaldırılsa bile birçok farklı kuşağın ortak noktası Cin Ali. Açıkçası ‘okumayı öğretmenin’ ötesinde bir hikayesi olduğunu bilmiyordum Cin Ali’nin.
Bu müzede Cin Ali’nin yaratıcısı Hasanoğlan Köy Enstitüsü mezunu olan öğretmen Rasim Kaygusuz’un bir kitaptan öteye neler yaptığını öğrendiğimde, bir süredir hissetmediğim ‘minnet’ duygusunu kalbimin derinliklerinde buldum.
Elim kalbimde gezdim bütün müzeyi!
Burnumun ucu sızladı, ağlamamak için zor tuttum kendimi. Rasim Kaygusuz’un anne-babasından tutun da kendi kurduğu ailesinin içine yerleşen eğitim aşkının, benim ve milyonlarca kişinin eğitim hayatının bir parçası olduğunu öğrenmek, sanki kaybettiğim ailemle tanışıyormuşum heyecanı verdi bana.
Cin Ali Müzesi’ne girdiğinizde size eşlik etmek ve Kaygusuz ailesinin hikayesini anlatmak için hazır bekleyen rehberler var. Cin Ali Müzesi’nin diğer müzelerden ayırıcı özelliklerinden bir tanesi bu. Cin Ali’nin arkasında yatan o kadar kıymetli bir hikaye varmış ki onlar anlatmasa o kadar anlayamazdım sanırım.
En şaşırdığım bilgilerden biri ise Rasim Kaygusuz'un meslektaş eşi Remziye Kaygusuz’un, 1951 yılında MEB bünyesinde kurulan Ankara Körler Okulu'nun ilk öğretmenlerinden olmasıydı.
Ne kadar değerli öğretmenler yetişmiş memleketimizde!
Kaygusuz çifti Başkent’ten uzatmışlar ellerini yurdun birçok şehrindeki öğrencilere. Onlar sayesinde Türkçe’nin girmediği yerlere Cin Ali kitapları girmiş.
Cin Ali Müzesi’ni kuran Rasim Öğretmen’in kızları Nevin Kaygusuz ve Nesrin Kaygusuz, iyi ki açmışlar bu müzeyi, iyi ki kardeşleri Cin Ali’yi bırakmamışlar. Bizler de onlar sayesinde siyah önlüklerimizi giyip kara tahtanın önüne geçebildik, onlar sayesinde Rasim ve Remziye Kaygusuz’un bizlere okumayı öğretmek için neler yaptıklarını öğrenebildik.
Ayrıca bize gezerken eşlik eden, bu benzersiz hikayeyi anlatan Müze Rehberi Çiğdem Çiçek Akay’a teşekkürlerimi iletmek isterim.
Son olarak Ankara’da yaşıyorsanız, bu müzeyi gezmediyseniz çok şey kaçırıyorsunuz demektedir. İlk izin gününüzde AVM’lere tıkılmaktansa, Cin Ali Müzesi’ne yapacağınız ziyaretin sizlere neler kazandıracağını ben burada ne kadar yazsam anlatamam. Gidip görmeniz hatta ‘yaşamanız’ gerekir…
Herkese iyi haftalar dilerim.
Cin Ali Müzesi hakkında yazdığım haberi okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz