NEREYE SAVRULUYORUZ? (30) TÜRKİYE’Yİ 12 EYLÜL’E GÖTÜREN NEDENLER VE KONYA MİTİNGİ, KANIMA DOKUNDU!

12 Eylül 1980 Askerî Darbesi'nin diğer gerekçeleri arasında, ülkede yaygınlaşan siyasi cinayetler ile 6 Eylül 1980 günü Konya'da Sn. Necmettin Erbakan önderliğinde yapılan ve darbe liderlerinin "şeriat amaçlı bir kalkışma girişimi" olarak nitelediği Kudüs Mitingi de gösteriliyordu.

Konya Mitingi olarak da bilinen bu olayda topluluk İstiklal Marşımızın okunduğu sırada yerlere oturmuş ve İstiklal Marşını yuhalayarak, ‘Ezan sesi istiyoruz. Bu marşı söylemiyoruz’ diye bağırılmış ve daha sonra da Erbakan ve diğer MSP’li kişiler kortej hâlinde Arapça pankartlarla, ilahiler söyleyerek yürümüştür.

Toplumumuzda seyrek de olsa söylenen bir laf vardır, ‘kanıma dokundu’ diye.  Evet aynen öyle oldu; bir önceki yazımda değindiğim Konya Mitinginde, orada bulunanların İstiklal Marşımız okunurken yerlere oturarak marşımızı ‘hayasızca yuhalaması’ sadece benim değil eminim bütün Türk Milletinin kanına dokunmuştur.

Aziz Türk milleti kutsal saydığı hem ezan sesini hem de şanlı marşımızı huşu içinde dinler. İkisi de bizim için çok değerlidir. Bundan asla kimsenin şüphesi olmasın…

Kenan Evren bu olayı öğrendikten sonra, "çok sinirlendiğini" ifade edip bu mitingi; 1909 yılında İstanbul’da meydana gelen ‘bir gerici, şeriat kalkışmasına benzeterek, olayı “31 Mart Vakası provası diye nitelendirmiştir.

25 Mart 1980'de ilk turunu yaptığı cumhurbaşkanlığı seçimini, 124 tur oylama yapmasına rağmen bir sonuca ulaştıramayınca; darbecilere göre demokratik yollarla ülkenin düzlüğe çıkamayacağı inancı doğmuştur.

Ekonomik sebepler ise: 12 Eylül öncesi dönemin son başbakanı Demirel'in, “70 sente muhtacız” sözü ile özetlenen dış ticaret açığındaki artış ve döviz darboğazı; işsizlik ve kıtlık, darbenin ekonomik nedenleri arasında olarak ifade edilmiştir. 1979'da %80 olan enflasyon, 1980'de artmaya devam etmiş ve %100'ün üzerine çıkmıştır. 

Ecevit’in Başbakanlığı döneminde yapılan zamları eleştirerek, ‘Bu ekonomik tedbirler vatandaşın kanını emme hareketidir. Ecevit istifa etmelidir’ diyen Başbakan Demirel de iktidar olunca birçok ürüne, ekonomik zorunluluk nedeniyle zam yapmak zorunda kalmıştır.

Ekonomik bunalım giderek artmış, alınan 24 Ocak kararlarından sonra, gübreye %500-800 arasında, elektriğe %78, İstanbul şehir vapurları yolcu ücretlerine %100, et ve et ürünlerine %100, sakatata %200, lastik fiyatlarına %52 oranında zam yapılmıştır.

Bu zamlar haliyle tepki çekince de Ana Muhalefet Partisi Lideri Sn. Ecevit, "Demirel'in rejimi değiştirmeye çalıştığını, işçilerin tepki gösterip haklarını almaları gerektiğini" söylemiş yani ekonomik sorunlar kısır bir döngü içine girince de bu durum doğrusuyla, yanlışıyla, “ihtilale giden yolun taşlarını döşemiştir.”  Gelecek yazı, “PKK’nın Seri Katliamları, Ceza Evleri Sorunu, İç Hesaplaşmalar ve Dış Etkenler” üzerine olacaktır