Demokrasiye vurulan bir darbe 28 Şubat süreci…
Ankara’nın Sincan ilçesinin sokaklarında tanklar yürütüldü, başörtülü öğrenciler okullara alınmadı.
'Post-modern' darbe olarak adlandırılan bu sürecin ardından, 80 Darbesi ve son olarak yaşanan 15 Temmuz Darbe Girişimi ile son olsun diye bağırmak isterim sadece…
Bu süreçlerin asla unutulmaması ve demokrasinin öneminin kavranması için her zaman hatırlanması gerekli.
Genç kuşaklara anlattığımız bu tarihi olaylar, kurgusal bir hikayeye dönmemeli.
Dönmesin ki bir daha hiç yaşanmasın! Yaşanmaması için gayret etsin, böyle düşüncesi olanların önüne geçsin gençlerimiz…
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun tarihe kara leke olarak geçen bugün için yayınladığı çok güzel bir açıklama var:
“Kişilerin farklı dinlere mensup olabilmeleri ve farklı vicdani kanaatler taşıyabilmeleri bireyin temel hakkı olarak gerek uluslararası sözleşmelerde gerekse de Anayasa’da güvence altına alınarak bu farklılıkların ayrımcı uygulamaların gerekçesi olamayacağı vurgulanmıştır. Ayrımcılık yapmama, uluslararası insan hakları müktesebatının merkezinde yer almaktadır. Söz konusu düzenlemeler çerçevesinde din ve inanç temelinde ayrımcılık yasaklanmaktadır. Benzer biçimde Anayasa’nın 10’uncu maddesine göre “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” 28 Şubat döneminden en çok etkilenen grupların başında kadınlar gelmektedir. Bu dönemde kadınlar hem dini inanç ve kanaatleri, hem de cinsiyetleri nedeniyle maruz kaldıkları ayrımcı uygulamalar neticesinde birçok temel hak ve özgürlükten mahrum bırakılmıştır.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu olarak, 28 Şubat Post-modern Darbe’sinin 27. yıl dönümünde yaşanan insan hakkı ihlallerini kınıyor, bir daha benzer mağduriyetlerin yaşanmamasını temenni ediyoruz.”
Ben de bu açıklamanın her bir cümlesine harfiyen katılıyor, bir daha yaşanmaması için dualar ediyorum.