Tarımsal üretimde ilerleme çiftçilerin her koşulda üretimden vazgeçmemek ve hak taleplerinde ısrarcı olmaları ile mümkündür. Bu noktada öncelikle değinmek istediğim konu, aile çiftçiliği olacak. Dünya genelinde tarımsal üretimin büyük bir kısmını aile çiftçiliği oluşturuyor.

Küçük ölçekli ve genellikle bir ailenin emeğiyle yürütülen tarımsal faaliyet olarak tanımlanan aile çiftçiliği hem ülkemizde hem de dünyada gerçekleştirilmesi oldukça zorlaşmış bir iş olmaya başladı. Ata’dan kalan topraklarını işlemeye çabalayan çiftçiler kuşaktan kuşağa geçişlerde büyük endişeler taşırken aile çiftçiliğinin devamlılığı da tehlike altında diyebiliriz. Bu tarım modeli, yerel gıda üretiminin ve sürdürülebilir tarımın bel kemiğidir. Aile çiftçiliği, sadece ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve çevresel açıdan da büyük bir öneme sahiptir.

Neden mi şöyle açıklayabilirim...

Aile çiftçiliği, kırsal ekonomilerin temel taşlarından biridir. Küçük ölçekli çiftçiler, hem kendi geçimlerini sağlamakta hem de yerel ekonomilere katkı sunmaktadır. Yerel pazarlar için üretilen gıdalar, hem gıda güvenliğini sağlar hem de dışa bağımlılığı azaltır. Aile çiftçiliği, büyük ölçekli endüstriyel tarıma kıyasla daha az sermaye gerektirir ve yerel iş gücüne dayanır, bu da kırsal bölgelerde işsizlikle mücadelede önemli bir rol oynar.

Aile çiftçiliği, doğayla uyumlu tarım uygulamalarını benimsemesiyle öne çıkar. Geleneksel bilgi ve yerel deneyimle desteklenen bu model, toprağın, suyun ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkı sağlar. Monokültür yerine çeşitli ürünlerin yetiştirilmesi, toprağın verimliliğini artırır ve erozyon gibi çevresel sorunların önüne geçer. Aynı zamanda kimyasal gübre ve ilaç kullanımının sınırlı olması, ekosistem üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirir.

Günümüzün en çok tartışılan konularının başında gelen gıda güvenliği konusuna da değinmeden olmaz. Gıda güvenliğini sağlayan en önemli unsur da tabi ki aile çiftçiliğinin devamlılığı ile mümkündür. Çünkü aile çiftçiliği, yerel gıda üretimi sayesinde gıda güvenliğini artırır. Küresel gıda zincirlerine bağımlı kalmadan, yerelde üretilen taze, besleyici ve çeşitli ürünler, toplumların sağlıklı beslenmesine katkı sağlar.

Aile çiftçiliğine değinmişken gazetemizde yer alan bir haber ile ilgili de yazımda bir aktarımda bulunmak isterim. Polatlı  Postası İnternet Haber Sitesi Muhabirlerinden Çağrı Arcaklıoğlu, Polatlı’dan bir iş insanının üretim hikayesine yer verdi.

Polatlılı iş insanı Adem Yayla, Yıldızlı Cumhuriyet Mahallesi'ndeki evinin bahçesinde son beş yıldır altın çilek yetiştiriciliği yapıyormuş. Tebrik ederim. Muhabirimize üretim hikayesini anlatan Yayla, altın çileği düzenli olarak tükettiğini ve faydalarını gördüğünü söylüyor. 

Altın çileğin yüksek antioksidan içeriği ile bağışıklık sistemini güçlendirdiği, sindirimi desteklediği ve düşük kalorili olmasıyla diyet yapanlar için ideal olduğunu da sözlerine ekleyen Yayla, altın çileği sağlık amacıyla ektiğini, günlük 8-10 adet tükettiğini belirtmiş. Marketlerde kilosu yaklaşık bin TL olan altın çileği kendisi için yetiştiren Yayla, hasadı Temmuz ve Ağustos aylarında yaptığını ve küçük bir alandan günlük 1-2 kilo ürün elde ettiğini belirtiyor.

Üretim aşkı asla ölmemesi gereken bir aşktır, bir mücadeledir. Ne olursa olsun üretimden vazgeçmemek gerektiğine güzel bir örnek olarak Sayın Yayla’nın haberini örnek vermek istedim. Herkese iyi haftalar, sevgiler...