Türkler, İslâm dinini, İslâm Devleti’nin siyasi hâkimiyetinde kalarak değil, uzun bir tanıma ve mücadeleden sonra kabul etmişlerdir. İslâm’ın Türkler arasında yayılışı, doğrudan doğruya Araplar aracılığıyla değil, büyük ölçüde İranlılar kanalıyla olmuştur.

Karahanlılar, kuruluş dönemlerinde (840–960) , Satuk Buğra Han’ın Müslüman olmasıyla (925), İslâm medeniyetine girmişlerdir. Karahanlıların İslamiyet’i kabulü ile devlete ilişkin değerlerde bazı dönüşümler meydana gelmiştir. İslâm dininin, devlet dini olması, Karahanlıların, siyasal gelişme dönemlerine (960–1041) rastlamaktadır. Karahanlı hanedanı 364 yıl devam etmiştir. 848–1040 yılları arasında, 192 yıl, Büyük Türk hakanlığı tahtına sahip olan Karahanlılar, bu gücü 1040 yılında Selçuklulara kaptırmıştır.

Karahanlılar hanedanlığı döneminde, sosyal ekonomi yükselmiş, şehir hayatı gelişmiş, yerli milletler Türkleşmiş, Türkler Müslüman olmuş, iç ve dış ilişkiler güçlenmiş, hükümran tabaka ilim ve medeniyete önem vermiştir.

Bu dönemde önemli eserler ortaya çıkmıştır. Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig (1069), Kaşgarlı Mahmut’un Divânü Lugâti’t- Türk (1072–1074), Ahmed b. Mahmud Yükneki’nin Atabet-ül Hakayık (XIII. yüzyıl) adlı eserleri bu dönemde yazılmıştır.

Karahanlı Devleti için, XI. yüzyılın zor bir dönem olduğu söylenebilir. İşte Kutadgu Bilig, böyle bir ortamın ürünüdür. Yusuf Has Hacib, yaşadığı dönemin sorunlarını yansıttığı eserinde, çözüm yolu olarak; akla ve bilgiye dayalı bir yönetim biçimini, adalet sistemini öne sürmektedir.

Burada kanımca en dikkate değer konu: Yusuf Has Hacip’in ünlü eseri Divan-ı Lügati-t Türk’teAkla ve bilgiye dayalı bir yönetim biçimi ile adalet sistemini öne sürmesidir. Günümüzde bile bazen “akla ve bilgiye” dayanmayan, tamamen hurafelerle oluşan fikirlerin toplumun bazı kesimlerinde kabul gördüğüne şahit oluyoruz.

Yaşadığı yüzyılın büyük bir bilgini ve devlet adamı olan Yusuf Has Hacib’in, kendi çağdaşları olan Firdevsî ( 934–1020 ), El- Birûnî (972–1048), İbn Sina (980–1037), Ömer Hayyam (1040–1123) gibi bilginlerden haberdar olduğu sanılmaktadır.

Eserinde Yusuf Has Hacib, kendinden önceki düşünürlerin bilgilerinden faydalandığını, kitaplar yazan bilgelere ve hâkimlere saygı ve minnet duyduğunu belirtmektedir. Yusuf Has Hacib, astronomi, kimya, tabii ilimler, coğrafya, matematik gibi ilimlerden bahsetmekte ve Öklid’den söz ederek tavsiyede bulunmaktadır:

“Daha da istersen cebir ve mukabele oku; bir de Öklid’in kapısını da iyice çal”.

Kutadgu Bilig’de özellikle tıp ile ilgili bilgilerin yer alması, eskiden beri onun İbn Sina’nın öğrencisi olabileceğini veya İbn Sina’dan yararlandığını düşündürmüştür. Türk dilinin inceliklerine ve yazı dili malzemesine hâkim olan ve bu sahada Uygur ananesini devam ettiren şair, eserinde, İran sanatkârlarını örnek tutarak aruz kalıbını kullanmıştır. Eski Türk büyüklerinden, hekimlerinden ve kumandanlarından aktardığı sözler, İslâm öncesi Türk düşünürlerini çok iyi bildiğini göstermektedir. Aynı dönemde ve muhitte yetişen Kaşgarlı Mahmut ile Yusuf Has Hacib, Türk aydınlarının temsilcileridir. Kaşgarlı Mahmut’un eseri Divanü Lugati-t Türk, bu çalışmada başvurulan en önemli ikinci kaynak olmuştur.

Müslüman Türklerin bilinen en eski edebi eseri olarak nitelenen Kutadgu Bilig, isminden de anlaşıldığı gibi, insana her iki dünyada, kutlu olmak için gerekli olan yolu göstermek amacıyla yazılmış olan ve Türk devlet geleneğinin ana hatlarını içeren çok önemli bir kaynaktır. Kutadgu Bilig, her şeyden önce, Türk dil ve düşünce tarihi açısından vazgeçilmez bir kitaptır. Göktürkçe, Karahanlı Türkçesi ve Türkiye Türkçesinin gelişim çizgisini açıklaması, eserin yazıldığı dil olan Karahanlı Türkçesinin özelliklerini, kelimelerin kültürel değerlerini ortaya koyması bakımından bir hazine değerindedir.

Kutadgu Bilig’in amacı, bir taraftan XI. yüzyıldaki aydın Türklerin ahlâk, hukuk ve devlet idaresi alanındaki geleneklerini ve o devirdeki hukuki teşkilatını bir kitapta tespit ederek bu geleneklerin sonraki nesillere geçmesini sağlamak, diğer taraftan hanlara ve diğer devlet adamlarına bu gelenekleri açıklamak ve bu düşünceleri aşılamaktır.

Yusuf Has Hacib’in eseri yazma amacı, Türklerin milli, ahlâki ve siyasi geleneklerini yaşatmanın yanı sıra Türklük ruhunu, Türklerin dünya ve hayata dair faaliyetlerini ihmal etmesine sebep olan sofuluğa mani olmaktır.

Yusuf Has Hacip burada da son derece önemli bir konuyu işlemiştir. O da; “Türklerin dünya ve hayata dair faaliyetlerini ihmal etmesine sebep olan sofuluğa mani olmak” tır. Günümüz Türkiye’sinde ne yazık ki, dini hayatı aşırılığa vardırıp, işi sofuluğa götürme nedeniyle, çalışma hayatına yeterli özen gösterilmemekte ve bu nedenle refah ve çağdaşlıktan gittikçe uzaklaşılmaktadır. Bu konuyu dile getirenler ise, karşıt görüşte olanlar tarafından en kolay yol olan, “kafirlikle ve zındıklıkla” suçlanmaktadır. Ancak toplum bilinçlendikçe, aydınlandıkça bu sorun gittikçe çözüme kavuşur.

Kutadgu Bilig, özgün düşüncenin bir ürünüdür. Eserde devlet yönetimi için ideal bir düzen aranmaktadır; bu ideal düzenin gerçekleşmesi için gerekli olan şey, adalettir. Adalet, tarih boyunca doğudaki toplumların dilediği en önemli nimetlerden biri olmuştur. Adaletten anlaşılan ise genellikle güç ve yetki sahibi kişilerin zulümlerinden, haksızlıklarından korunabilmektir. Halk sosyal adaleti hiçbir zaman düşünmemiş, güç sahibi kişilerin üstünlüğünü kabul etmiş, toplumsal eşitliği aramamış, her şeyi kanunu temsil eden hükümdardan beklemiştir.

Bu ve benzeri konular günümüz uygulamalarıyla bire bir örtüşmese de, siyaset ve devlet kanadında, elde bulunan güç bazen kötüye kullanılmakta ve bu durum genellikle görmezden gelinerek, halının altına süpürülmektedir.

Not:  www.polatlipostasi.com dan e-gazete okunabilir; ‘yazarlar’ bölümünden de arzu edilirse tüm köşe yazılarıma erişilebilir. Tüm köşe yazılarımla ilgili bana soru sorabilir veya danışabilirsiniz. İlhan Küçükbiçmen

[email protected], [email protected]

'

'

'

'

'

'

'

'

'

'

 

'

'

'

'

'