Televizyonların hayatımıza girmesiyle birlikte dizi ve film sektörü büyük bir değişim yaşadı. Özellikle Türk dizi sektörü, son yıllarda küresel çapta geniş bir izleyici kitlesine ulaşarak büyük bir başarıya imza attı. Ancak, bu gelişmelerin beraberinde getirdiği bazı olumsuzlukları da göz ardı etmemeliyiz...

Bugün televizyon ekranlarında izlediğimiz dizilerin büyük bir kısmı, benzer konular etrafında şekilleniyor. Aşiret kavgaları, kadına şiddet, psikolojik dramlar ve entrikalar... Bu tarz diziler izleyiciye sunulan ana içerikler haline geldi. Her beş kanaldan en az birinde bu dizilere rastlamak mümkün. Farklı oyuncular ve farklı mekanlar kullanılsa da, senaryoların birbirine benzerliği bariz ortada...

Bununla birlikte, Türk dizilerinde gösterilen aile yapısı da giderek geleneksel değerlerden uzaklaşarak farklı bir noktaya evriliyor... Kültürel ve ahlaki değerlerimizden uzaklaşan senaryolar, özellikle genç izleyicileri olumsuz etkiliyor. Gerçek ile kurguyu ayırt edemeyen çocuklar, izlediklerini normalleştirerek hayatlarına entegre edebiliyor...

Dizi sektöründeki bu tekdüzelik ve yozlaşma, sektörün geleceği açısından da önemli bir sorun teşkil ediyor. Oysa ki televizyon, toplumu eğiten, yönlendiren güçlü bir araç olabilirdi...Ne yazık ki, günümüz Türk dizilerinde buna pek rastlamıyoruz.

Senaristlerin ve yapımcıların artık daha özgün, kaliteli ve ailece izlenebilecek içeriklere yönelmesi gerekiyor. Aksi takdirde, Türk dizi sektörü içerik üretiminde ilerleme kaydedemeyecek.