“Türk ata yurduna ve Türk’ün bağımsızlığına saldıranlar kimler olursa olsun, onlara bütün ulusça silahla karşı koymak ve onlarla savaşmak gerekiyordu,” diyordu Atatürk eseri Nutuk’ta.

Bu ifade tarzı, ülkenin bağımsızlığına karşı saldıran düşmanla savaşmanın sarsılmaz kararlılığı demekti. İşte bu safhada O, yapılması planlanan eylemlerin hepsinin birden ortaya dökülmesinin, kendileri aleyhine hareket eden Padişah ve yandaşları tarafından kötüye kullanılacağını çok iyi biliyordu. Bu nedenle planlarını adım adım uygularken, ileriye dönük olanları ise ulusal bir sır gibi saklıyordu.

Şimdi sıra orduyla bağlantılara gelmişti. Çünkü düşmanla savaşacak olan askere ve onları yönetecek olan subaylara gereksinim vardı. Mondoros Mütarekesi hükümleri gereği Osmanlı ordusunu yöneten subayların büyük bir bölümü dağıtılmıştı.

***

Atatürk bu konuda diyor ki:

“Erzurum’da 15nci Kolordu Komutanına 21 Mayıs 1919’da yazdığım bir şifrede; ‘Genel durumumuzun almakta olduğu tehlikeli durumdan pek üzüldüğümü ve acı duyduğumu bildirdim. Ayrıca ulusa ve vatana borçlu olduğumuz bu son vicdan görevi, yakından ortak çalışmayla yerine getirmenin mümkün olacağı inancıyla kabul ettiğimi söyledim.  Ve bir an önce Erzurum’a gitmek istediğimi, fakat Samsun ve çevresinin durumu, karışıklıklar yüzünden kötü bir sona uğrayabilecek olduğundan, buralarda birkaç gün daha kalmak zorunluluğu doğduğunu bildirdikten sonra, beni şimdiden bilgilendirmeye yarayacak konular varsa bildirilmesini’ rica ettim.”

***

Kemal Paşa, tabiri caizse ayağının tozuyla, Samsun’dan bana göre gönderebileceği en önemli yere ilk mesajını göndermiş. Çünkü başladığı bu çok zorlu mücadelede desteğini beklediği ve ümit ettiği en önemli kişi; Erzurum’daki 15nci Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa’ydı. O sıralarda Karabekir Paşa Doğu Anadolu’da, Ruslarla birlik olup Osmanlı Ordusuyla savaşan Ermeni Çetelerini dize getirmekle meşguldü.

Samsun’da geçireceği birkaç gün içinde, en yakın çevresinde bulunan yörenin kanaat önderleriyle bir araya gelip, onları tanımak ister, ayrıca bölgede bulunan Rum çetelerinin Müslüman halka saldırısının önlenmesi konusunda alınacak tedbirler ile ilgilenir. Samsun’a dirayetli bir kişinin Mutasarrıf ( mülki amir) olarak atanması için girişimlerde bulunurken, geçici olarak da 3ncü Kolordu Komutanını Refet Beyi bu göreve atar. Hemen o bölgede ulusal örgüt kurulması çalışmalarını başlatır.

23 Mayıs 1919’da, Ankara’da bulunan 20nci Kolordu Komutanına, Samsun’a geldiğini ve kendisiyle sıkı bağlantı kurmak ve ayrıca İzmir’e çıkan ve yayılmakta olan Yunan Kuvvetleri hakkında bilgi almak istediğini bildirir.

Kemal Paşa daha İstanbul’dayken bu Kolorduyla ilgilenmiş, o zaman güneyden yani Ege Bölgesinden bu birliğin Ankara’ya trenle taşınması konusunu, İstanbul’da bulunan Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa’dan rica etmiş, trenle olmazsa yürüyerek gelmesini teklif etmiştir.

***

Ve gönderdiğim şifre telgrafında Cevat Paşa’ya:

“ 20nci Kolordu birliklerinin bütünüyle Ankara’ya gelmeyi başarıp başaramayacaklarını,” sordum. Samsun sancağı hakkında bilgi verdikten sonra, “bir iki güne kadar Samsun’dan karargâhımla bir süre için Havzaya gideceğimi ve kesinlikle Samsun’dan hareketimden önce beni aydınlatacak bilgiyi beklediğimi” yazdım.

'

20nci Kolordu Komutanından, üç gün sonra 26 Mayıs 1919’da aldığım yanıtta, “İzmir’den düzenli bilgi alamadığını, Manisa’nın işgal edildiğini telgraf memurlarının haber verdiğini, kolordunun Ereğli’de bulunan birliklerinin bütünüyle trenle taşınmasını başaramadıklarından karadan yürüyüşe başladıklarını, fakat aradaki uzaklık nedeniyle Ankara’ya ne zaman ulaşacaklarını bilmediğini”, bildiriyordu. Kolordu Komutanı aynı telgrafında, “Afyonkarahisar’da bulunan 23ncü Tümen’in mevcudunun çok az olduğundan ve orada ellerine geçen erleri bu tümene göndermekte olduklarından” söz ettikten sonra, “Kastamonu ve Kayseri dolaylarından güvenlik bozucu bazı haberler gelmeye başladığını” bildiriyor ve “zaman zaman bilgi vereceğini” yazıyordu.

***

Burada durup bir soluklanalım derim. Yukarıda M. Kemal Paşa’nın şifreli mesajlarını gönderdiği iki kişi çok dikkatimi çekti. Erzurum’da bulunan 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa ile İstanbul’da bulunan Osmanlı’nın Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa. Dikkat edilecek olursa her ikisi de M. Kemal Paşa’dan daha kıdemli, yani büyük. Hatta Cevat Paşa onun komutanı durumunda. Ama M. Kemal Paşa’nın ülke çapında ne amaçla hareket ettiğini onlar çok iyi biliyorlardı. Ondan gelen şifreli mesajlardaki “saygılı ama dirayetli üslubu” anlıyor ve takdir ediyorlardı. İşte bunlar sıra dışı bir Komutan olan M. Kemal’in liderlik vasıflarını gösteriyordu. Yani onlara bir yerde, yüce amacı doğrultusunda kendini kabul ettirmiş oluyordu.

Bu söylediklerimin dışında bir de aklımdan geçeni sizinle paylaşmak istedim ama bu sadece bir tahmin tabii! Dikkat edilecek olursa Ankara’da bulunan fakat kuvvet bakımından oldukça zayıf olan 20nci Kolorduyu M. Kemal Paşa güçlendirmeye çalışıyor. Acaba daha Samsun’da iken burayı gelecekte “başkent” yapmak aklından geçmiş olabilir mi? diye düşünmeden kendimi alamadım. Neden olmasın, değil mi?

Gelecek köşe yazımda, yukarıda bahsi geçen, “Genelkurmay Bşk. Cevat(Çobanlı) Paşa ve Orduyla Temas” konusuna devam edeceğim.

İlhan Küçükbiçmen

[email protected] , [email protected]