NEREYE SAVRULUYORUZ? (33)  BİZ NASIL GELDİK BURALARA…!

Biz nasıl geldik buralara, hangi evrelerden nasıl geçtik. Önce özetle bu kesitleri anımsayalım:

Atatürk’ün 1938 yılında vefatından sonra Cumhurbaşkanlığı görevini İsmet İnönü devraldı. O’da M. Kemal Atatürk’ün açtığı yoldan ilerlemeye başladı. Biraz daha radikal CHP’li olarak… Fakat ülke genelinde, laikliğin neyin nesi olduğu tam olarak anlatılamamış, laikliği hala “dinsizlik” olarak kabullenen azımsanmayacak bir halk vardı. Bu toplum genellikle Anadolu’nun kıyı kesimleri hariç, tamamına yayılmıştı.

Ülke 2nci Dünya savaşı yıllarının getirdiği kıtlıkla mücadele ediyordu. Bu zor şartlar da yukarıda bahsettiğim dini hassasiyetin üzerine eklenince, CHP’nin içinden ayrılan bazı Milletvekilleri “Demokrat Partisi” adı altında, muhafazakar görüşlerini yansıtan yeni bir siyasi parti kurdular ve böylece Türkiye Çok Partili Sisteme resmen geçmiş oldu.

“Demokrat Parti” Adnan Menderes ve Celal Bayar’ın önderliğinde kuruldu. Girdiği ilk seçimi kaybettikten sonra 1950’de yapılan ikinci seçimi kazandı ve tek başına iktidar oldu. Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes de Başbakan olmuştu.

İşte bundan sonra ülkenin siyasi yapısı gittikçe değişecek, Batı Medeniyetine döndürülmeye çalışılan, çağdaşlaşmayı yansıtan yeni yüzü, yavaş yavaş, ABD Emperyalizminin de yoğun etkisiyle eski haline doğru döndürülecekti. Çünkü Anadolu’nun mütedeyyin, dini inancını ön planda hisseden halkı kendini, ne olursa olsun Demokrat Parti’ye daha yakın hissediyordu.

 Bu arada ABD’den Türkiye’ye “Marshall” adı altında yapılan yardımlar da Adnan Menderes Hükümetine ekstra güç katmıştı. Yokluklarla mücadele eden bir millet için; “sirke baldan tatlıydı”. Kaz gelecek yerden tavuğu esirgemeyen ABD gelecekte Türkiye’ye kuracağı Askeri Üs (İncirlik) için stratejik planını çoktan yapmıştı. Ülkenin bu yardımı “istemiyoruz!” diyerek elinin tersiyle geri itecek hali de yoktu.

Gelecek yazı: “1960 ASKERİ DARBESİ VE SONRASI…!” üzerinedir.