Uzun yıllardır gazetecilik mesleğindeyim.
Binlerce haber ve o haberlerin içinde toplumun her katmanınn değişik öykülerine şahitlik ettim.
Koskoca bir şehrin hafızası olduk belkide.
Ancak her ne yaşarsak yaşayalım, neyle karşılaşırsak karşılaşalım, her zaman bilginin ve doğrunun kazandığın gördük.
Kişisel yada toplumsal açıdan her zaman çehalet kaybetmeye mahkum olmuş ve kaybetmiştir.
Anlatacağım hikayede de cehaletin, bilgi karşısında her zaman galip geldiğini aktaracağım.
“Cehalet, bilgi karşısında her zaman daha güçlüdür. Çünkü cehalet kabadır. Bilgi, nazik.
Kötülük, iyilik karşısında daha güçlüdür.
Kötülük, kaçınılmaz olarak gücü içerir.
Gücü içermediği takdirde kötülük, aciz bir fesatlıktan başka bir şey değildir.
Sonuç olarak; kötü insan, iyi insandan daha güçlüdür. Uygarlık tarihi bunun örnekleriyle doludur.
Cahil insanın sesi, bilge insandan daha çok ve daha yüksek çıkar. Cahilin sözü bilgeninkinden daha çok duyulur.
Cahil insan, bilge insana hakim olduğunda felaket ve adaletsizlik kaçınılmaz olur.
Ama Kötülük ve iyiliğin, cahillik ve bilgeliğin, karanlık ve aydınlığın, siyah ve beyazın mücadelesi her zaman devam eder.
Hayat akarken, iyilik ve kötülük hikayesi hep olacak. İyi mi – kötü mü olacağımıza, bilgeliğin mi – cahilliğin mi peşinden gideceğimize karar vermek ise bizim seçimimiz.