1970 – 1980 yılları içerisin de Polatlı’ya büyük bir ışık doğmuştu.


Sanayi ile tanışmayan Polatlı büyük sanayi yatırımı ile adı HEMA DİŞLİ FABRİKASI üç kardeşin soyadı ile başlayıp, isimlerinin baş harfleri ile oluşturulmuştu. Bizler hep böyle bildik. ( Hattat, Emin, Mehmet, Ahmet) Fabrika ilk açıldığında altın yıllarını yaşamıştı. Polatlı’da o dönemde Hema’da çalışıyorsan kız almak çok kolaydı. Hema’da çalışan işçiler ekonomik olarak çok rahat ve huzurlu bir ortamları vardı. Bildiğim kadarıyla o dönemin başbakanı Turgut Özal fabrikanın açılışını gerçekleştirmişti. Çalışma ortamı huzurlu olup, ekonomik kaygılar yaşamayınca çalışma saati olan vardiya yani iş başı;


08:00- 16:00, 16:00- 24:00, 24:00- 08:00 çalışma saatleri de işçilere çok fazla dokunmuyordu.


Çalışanların çoğu fazla mesai yapmaktan zevk alıyordu. Çünkü maaşları iki kat fazla ellerine geçiyordu.


Öyle bir yıl yaşandı ki!


O yıl içerisinde bende çalışmaktaydım. 1987 ile 1988 yılları arasında. O kadar çok iş vardı ki, çoğu arkadaşımız çalışmaktan evine gidemeyecek duruma geldi.


O yılların ramazan bayramıydı herhalde, çalışan işçilere fazla mesai dışında belli oranlarda küçük altın, yarım altın, tam altın verilerek ödüllendirilmişlerdi.


Tabi ki yıllar hep böyle devam etmedi. Patronlar kendi aralarında ayrılık yaşadılar. Ticaret hayatlarını başka alanlara kaydırarak yatırımlar yapmaya başladılar.


1990’lardan sonra Hema’da çöküşler başladı. İşciler çok ama ihmal edildi. İşten çıkartmalar hızlandı. İşten çıkartılanların tazminatları ödenmedi. İşciler yıllarca mahkeme kapılarında süründüler. Yıllarca fabrika giriş kapısının önünde açlık grevi yaptılar, sonuç alamadılar. Çoğu zorunlu emekli oldular. O işten bu işe sürünüp durdular. İçeride birikmiş olan; alın teri, emeği, kıdem, ihbar tazminatları kaldı da kaldı alamadılar.


Patronlar bu insanları süründürmek ve kendilerini kurtarmak için Hema dişli İki, üç el değiştirerek hepsini yok saydı. Ve halen yok saymaya da devam ediyor…


SEVGİLİ HATTAT’LAR!


Yıllarca çalışrırdığınız bu insanlar sayesinde saltanatkar sürdünüz. Sürmeye de devam ediyorsunuz bu saltanat bu dünyada çok güzel, eğer inancınız, itimadınız varsa, ALLAH İnancınız ve korkunuz varsa öbür dünya nasıl olur bilinmez.


Hema’dan tazminatlarını vermediğiniz o insanlar, bu fani dünyadan birer birer göçüp gidiyorlar. Giderlerken de hepsi de sizden alacaklı!


Haklarını helal etmeden gidiyorlar.


Emin, Mehmet. Ahmet sizlerde sağmışınız bilmem. Ölenleriniz varsa Allah rahmet eylesin. Evlatlarınız, torunlarınız kurduğunuz bu saltanatta o insanların emeğinin üstünde yaşıyorlar.


Evlatlarınızın, torunlarınızın kurduğunuz bu saltanatın üzerinde yaşıyorlar. Yani o işçilerin alın terinin , emeğinin üzerinde yaşıyorlar. O işçilerin çocukları, torunları babaların, dedelerinin nasıl, ne şartlarda kendilerine gelecek kurmak için mücadelesine şahitlik ettiler.


SİZİN ANLAYACAĞINIZ!


Sizler! Hiçbir şey olamamış gibi saltanatı sürerken Onlar da! bu hayatta tutunmaya çalışıyorlar.


Sizlerde!


Vicdan Merhamet duygusu yokken Onlar hak vicdanları ve merhametleri düşünerek torunlarınız için dua ediyor.


Sizin anlayacağınız HATTAT kardeşler belki bu dünyada karşılamazsak.


Bizler gibi sizde fani dünyaya göçüp gideceksiniz.


ALLAH’IN ADALETİ BÜYÜKTÜR.


Hema mağdurları…