NEREYE SAVRULUYORUZ? (39)  R. T. ERDOĞAN’I LİDERLİĞE TAŞIYAN TARİHİ KONUŞMASI

R. T. Erdoğan 1994-98 yılları arasında Sn. Necmettin Erbakan’ın Lideri olduğu Refah Partisi’nden seçilerek, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı görevini yürütmüştür. Bu görevini icra ederken 6 Aralık 1997’de Siirt’te düzenlenen bir açık hava toplantısı sırasında topluluğa yaptığı konuşmada "Türkiye’de düşünce özgürlüğü yok ve ırk ayırımı yapılıyor. Referansımız İslamiyet. Bizi hiçbir zaman sindiremezler. Batı insanının bile inanç hürriyeti var. Türkiye’de neden buna saygı gösterilmiyor? Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler ise kışlalarımızdır. Okunan ezanı kimse susturamayacak. Türkiye’deki ırk ayırımına kesinlikle son vereceğiz” gibi kullandığı ifadeler sebebiyle “halkı sınıf, ırk, din, mezhep ve bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” gerekçesiyle kendisine açılan dava sonucunda 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştır.

                                                           *

Belediye Başkanlığından azledilerek 1999’da girdiği Marmara Ereğlisi Cezaevinde dört ay on gün kaldıktan sonra tahliye edilmiştir. Ama hapis yattığı dört ay on gün gibi bir sürede, ona gönülden bağlı, kendisini ziyarete gelen halk o kadar kalabalıktı ki, izdiham bile oluyordu. Ziyarete gelen Erdoğan sempatizanlarının tamamına yakını, Onun yukarda söylenen, neredeyse “şeriatı” çağrıştıran bu konuşması sonucunda çok etkilenen, fanatiklik derecesinde gözyaşlarını döküp hapishaneyi zorla terk ediyorlardı. İşte bu olay R. T. Erdoğan’ın siyasette yukarıya doğru tırmanışına apaçık bir işaretti. O da gereken girişimi yeni partisini kurarak gerçekleştirmiş oldu.

                                                           *

Sn. Erdoğan için öncelikle aklıma gelen şey; siyasi rakibi Sn. Kılıçdaroğlu ve Sn. M. Akşener gibi onun da çok çalışkan olmasıdır. MHP Lideri Sn.  Devlet Bahçeli ise daha çok Parti Meclisi Toplantılarında siyasi görüş ve fikirlerini dile getirmektedir. Çok fazla meydanlara çıkan, hareketli bir yapıya sahip olmadığını düşünüyorum.

                                                           *  

İBB Başkanlığı görevinden günümüze değin yaptığım izlenimlerde R. T. Erdoğan’ın yılda sadece ancak birkaç gün ailesiyle birlikte tatil yaptığını TV haberlerinden izlemiştim.  

Erdoğan’ın kişilik yapısına gelince; siyasi yaşamında kendisi gibi düşünen herkesi kesinlikle kucakladığını ama kendisiyle ters düşen, uyum sağlayamayan, farklı görüş ve fikirler üreten kim olursa olsun onu siyasi manevrayla kendinden uzaklaştırdığı düşünülmektedir.  

Ama ilerde şayet bu dava arkadaşı tabiri caizse (Erdoğan’a göre) çark edip, fikir değiştirip tekrar yanında yer alırsa, ona olan eski husumetini derhal bir tarafa bırakıp kesinlikle sahip çıkar. Ama bu sefer haliyle biraz uzağında tutarak tabi…!

                                                           *

Hal böyle olunca da yaklaşık 25 yılı aşan siyasi yaşamında Erdoğan daima en önde yalnız yürüyen bir lider görünümünde olmuştur. Onu herkes dinlemeli, söylediklerini ve icraatlarını onaylamalıdır. İşte bu nedenle AKP’nin kuruluşundan bugüne, ona ters düşen onlarca siyasetçi ya dışlanmış ya da kendisi partiyi, daha doğru bir değişle Erdoğan’ı terk edip gitmiştir.