AK Parti'nin kurucu kadrosunda yer alan eski TBMM başkanı,
eski Başbakan Yardımcısı, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare
Kurulu Üyesi Bülent Arınç, KHK'lılardan özür diledi.
Eski AA Genel Müdürü Kemal Öztürk’ün Youtube kanalına
konuk olan Bülent Arınç Öztürk’ün KHK’lerle ilgili sorusuna;
“KHK bir faciadır” yanıtını verdi.
Hayırlı olsun.
Bülent Arınç’ın “Evime temizliğe gelen kişi daire başkanlığından
ihraç edilmiş; KHK’lılardan özür diliyorum” demesi günlerdir
herkesçe tartışılıyor.
Ne yalan söyleyeyim bu tip toplara girmek pek adetim olmamasına
rağmen dahil olmadan edemedim.
Bu mülakattaki bazı konular sayısız insanı yaraladı.
Herkes gibi ben de çok iyi biliyorum ki sadece ekmek parası
için iş müracaatında bulunan insanlar sudan sebeplerle mülakatlarda
elendiler. (En ufak bir gerekçe bile gösterilmedi. Gösterilse
mahkemeden çok rahatlıkla geri dönebilirdi)
Gerekli (!) ve sağlam Ak Partili referansı olmayanlar, dayısı
olmayanlar ne olacak?
Bunlardan da özür dilenecek mi?
Sayın Arınç, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyeliğinden
alacağı maaşın yarısını KHK mağdurlarına, yarısını da
öğrencilere burs olarak verecekmiş:
“KHK bir faciadır. Katıldığım televizyon programlarında
KHK’ya dikkat çekmek için Yüksek İstişare Kurulu (YİK) maaşımın
yarısını öğrencilere burs olarak, yarısını da KHK mağdurlarına
vereceğimi söylemiştim. Çok eleştirildim fakat ben
sadece KHK faciasına dikkat çekmek istedim.”
“Çevremde o kadar çok bu felaketi yaşayan insan var ki, ben
onlara acıyor ve merhamet ediyorum.”
Ya asgari ücretten başka bir geliri olmadığı halde devlet bursundan
dahi yararlanamayan, adamı olmadığı için çeşitli
vakıf ve derneklerden burs alamayan kimsesiz, sahipsiz öğrenciler
ne olacak? Onlara da ulaşmayı düşünüyor mu? Onlara
da burs verecek mi?
Yoksa dar alanda kısa paslaşmalara devam edilip belli kesimlere
mi verilecek o burs?
Peki ya o bahsettiği “çevre”sine dahil olamayanlar ne olacak?
Sayın Arınç, “Fakat insanlar böyle ihraç edilince yurt dışına çıkamıyor.
Özel sektörde de ‘terörist’ yaftası yediği için iş bulamıyor.
Pazarda da ‘terörist’ olarak görüldüğü için limon
satamıyor. Sonunda OHAL süresince yargı yoluna da gidemiyor.”
da demiş.
KHK’dan atılmadığı, yasal olarak en ufak bir sakıncası olmadığı
halde, 12 Eylül ve 28 Şubat süreçlerinde “SAKINCALI” olarak
damgalanıp mevcut iktidarca da “SAKINCALI”
muamelesine devam edilenler ne olacak?
Bu vesile ile hemen herkese, hemen her kesime ihtarda bulunmak
istiyorum:
Milletin güven/adalet duygusunu yerle bir edip size veya birilerine
güvenmelerini boşuna beklemeyin.
Tuzu kuru bazıları bu satırlarımı yadırgayabilir.
15 Temmuz şehidi Mustafa Canbaz’ın oğlu Alparslan Canbaz’ın
deyimi ile “düşmana koz vermekle” bile suçlayabilirler.
Eskilerin çok meşhur bir sözü var: “Vur ama dinle” diye..
Bazılarının tek derdi “vurmak” olabilir. Ve onların literatüründe
“dinlemek” diye bir şey de olmayabilir.
Bizim hamdolsun öyle bir derdimiz yok.
Çoğu zaman “dert” söyletiyor insana.
Ortada olan bir insanız. Suya yazı yazmadık. Çeşitli mecralarda
yazdığımız makaleler hala ortada. Önce birilerine methiyeler
düzüp devran dönünce silip hiç öyle bir şey olmamış
gibi davrananlardan olmadık.
Biz neyi, nerede, ne zaman ve nasıl söylemek gerekiyorsa
öyle yaptık.
Belli konularda “karşı” cenahtan gelen cılız eleştiriler bile
kale alınırken bizim ifadelerimiz maalesef yok sayıldı.
Hatta yerli yerinde yaptığımız eleştiriler azıcık ser olunca “Ne
o, arpanız mı kesildi de eleştiriyorsunuz?” mesajlarını almak
sıradanlaştı.
Halbuki bizim arpalığımız hiç olmadı. Yani bir yerlerden bize
arpa(!) servisi yapılmadı.
Böyle bir teklife dahi kimse cesaret edemedi.
Bize “Bizim çocuklar” deyip, yetmedi çantada keklik görüp,
yıllardan bu yana samimi bir şekilde hiç de kırıcı ve yıkıcı olmayan
eleştirilerimizi dikkate almayıp, hatta kulak tıkayıp,
kulağının üzerine yatarak yanlış yapmaya devam edenler o
konumlardan uzaklaşınca/ayrılınca “Haklıymışsın” diyorlar.
(Tabii ki iş işten geçmiş oluyor)
Farklı köşe yazılarımda dile getirmeye çalıştığım sahipsizlerden,
huzursuzlardan, kimsesizlerden kim özür dileyecek?
Bizden kim, ne zaman özür dileyecek?
Bekliyorum.