Hayatınız boyunca dostluklarınız, arkadalarınız, kendiniz gibi hissettiğiniz insanlar ömrünüze dahil olmuştur.
Kimisi kalıcı kimisi ise bir sebepten ötürü hayatınızdan çıkıp gitmiştir.
Ama aslolan sizi asla terk etmeyecek dostlarınız olmasıdır.
Hayatınızda tutunabileceğiniz böyle dostlarınız varsa, en kötü en umutsuz anda bile güneş misali üstünüze doğacaktır bu dostlarınız yada dostunuz.
İşte bugün sizinle böyle bir dostluğa örnek, her okuduğumda tüylerimi diken diken eden bir hikayenin özeti..
“Savaşın en kanlı günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü.
İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar.
Asker teğmene koştu ve şöyle dedi:
'Teğmenim fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?'
Delirdin mi? der gibi baktı teğmen.
'Gitmeye değer mi?.
Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile..
Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın.'
Asker ısrar etti ve teğmen "Peki " dedi..
"Git o zaman…"
İnanılması güç bir mucize.
Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü.
Birlikte siperin içine yuvarlandılar. T
eğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti..
Sonra onu sipere taşınan arkadaşına döndü: '
Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez,demiştim. Bu zaten ölmüş. ' Değdi teğmenim. dedi asker.' '
Nasıl değdi? dedi teğmen.
Bu adam ölmüş görmüyor musun?
'Gene de değdi komutanım.
Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı.
Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için.
'Ve arkadaşının sözlerini hıçkırarak tekrarladı:'
Jim!..
Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı…
Geleceğini biliyordum.