Adalet fikri, hem etik hem de hukuk ve siyaset felsefesinde merkez sahneyi işgal eder. Bunu bireysel eylemlere, yasalara ve kamu politikalarına uyguluyoruz ve her durumda, eğer adaletsizlerse, bunun onları reddetmek için güçlü, hatta belki de kesin bir neden olduğunu düşünüyoruz.
Adalet her şeyden önce hukukun bir özelliği midir, örneğin, ve sadece türevsel olarak bireylerin ve diğer kurumların mülkiyeti mi? Ancak bu fikrin zaman içinde bu alanların her birinde derin köklere battığını kabul etmek ve adalet çağrıldığında mevcut olan unsurları belirleyerek ve aynı zamanda inceleyerek böylesine geniş kapsamlı bir kavramı anlamlandırmaya çalışmak muhtemelen daha aydınlatıcı olacaktır.
Adalet farklı pratik bağlamlarda farklı anlamlar kazanır ve onu tam olarak anlamak için bu çeşitlilikle boğuşmamız gerekir. Ancak yine de, tüm bu çeşitli kullanımların içinden geçen bir temel kavram bulup bulmadığımızı veya her kullanım durumunda farklı özellik kombinasyonlarının ortaya çıkmasının beklendiği bir aile benzerliği fikri olarak daha iyi görülüp görülmediğini sormaya değer.