YAZAR: CANER BAŞAR
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşayı ‘da yanına alarak, trenle Ankara'dan Polatlı’ya geldi. Amacı cephe durumunu yakından ve yerinde görmekti.
Başkomutanı batı cephesi komutanı ismet Paşa, batı cephesi kurmay başkanı Albay Asım (Gündüz) ve Öteki karargah subayları karşıladı. Atlara binilerek Polatlı’nın güneyindeki Karadağ’a (Karatepe) çıkılacaktı. Buradan savunma mevzileri rahatça gözlenebiliyordu.
Başkomutan Mustafa Kemal paşa bir yandan Fevzi Paşa’nın, İsmet Paşa’nın ve Asım Bey'in görüşlerini dinlerken bir yandan da araziyi ve savunma mevzilerini dürbünüyle uzun uzun gözetledikten sonra, harita üzerinde durumu incelemeye koyuluyordu. Bir arayışın içindeydi.
Polatlı’ya dönmeye karar verildiğinde getirilen atına doğru yürürken bakışların ilerideki engebeli araziden ayıramıyordu. Dalgın ve düşünceli atının üzengisine bir ayağını bastı, üzerine atlamak için sıçrayınca at birden ürktü ve ileri atıldı. Başkomutan Mustafa Kemal, yüzüstü yere düştü. Ulusunun yazgısını üstlenen kişi yerde baygın yatıyordu.
Başkomutan, biraz sonra ayıldı ve bir şeyinin olmadığını söyledi. Güçlükle bir iki adım attıktan sonra, döndü, eliyle düştüğü yeri gösterdi:
Düşmenin kafasını burada kıracağım!
Daha sonra Karadağ’a (Karatepe) yetişen doktorlara göre röntgen alınması gerekiyordu. Aslında, Mustafa Kemal paşanın sol kaburga kemiklerinden biri kırılmıştı. Oysa değiş birliklerde, Polatlı’da yeni açılan büyük cephe hastanesinde bile röntgen aygıtı yoktu eldeki tek aygıt Ankara’daydı.
Mustafa Kemal trenle Ankara’ya döndü. Mustafa Kemal, göğsü sargılar içinde, kımıldadıkça dayanılmaz ağrılar veren yaralarına rağmen kısa süre sonra Ankara’dan tekrar cepheye döndü. Trenle Malıköy istasyonuna gelip, oradan otomobille Alagöz'deki Başkomutanlık karargahına gitti.
Er üniforması giyinmiş, çocuksu görünüşlü bir kadın, elindeki kağıdı Ankara tren istasyonundaki hareket memuruna uzattı kağıtta ordu saflarında yurdun savunmasına katılmak için şiddetli istekle yapılan başvurusunun kabul edilip batı cephesinde görevlendirileceği cephe karargahına başvurup görevinin öğrenileceği Başkomutan Mustafa Kemal tarafından belirtiliyordu. Hareket memuru kadına yol gösterdi. Polatlı’ya hareket edecek trene yerleştirdi, Vagonlar çok eskiydi, oturacak yerler tahta ve pencereler kırıktı. Kömür olmadığından odunla işliyordu. Bu nedenle hızı azdı. İyi bir koşucu treni geçebilirdi.
Halide Edip, Malıköy istasyonunda trenden indi. İsmet Paşa’nın otomobiliyle iki katlı tahta bir eve gittiler. Orada İsmet Paşayla konuşan bir binbaşı Çocuksu görünüşlü kadına: -artık benim ordumda bir ersin, dedi. Halide Edip askerce karşılık verdi: -evet, Paşam!
Malıköy istasyonunun on kilometre uzağındaki Alagöz köyü Türk komuta merkeziydi. Grup ve tümen komutanlarının çadırlarındaki manyetolu telefonların telleri Alagöz'e bağlıydı.
Alagöz'deki Başkomutanlık karargahındaki tüm odaların lambaları yanıyordu. Yakında tan yeri ağıracaktı. Mustafa Kemal Paşa, cephe durumuna ilişkin sorular üzerinde duruyor, masadaki harita üstündeki kırmızılı mavili iğneleri oradan oraya götürerek son gelişmeleri izliyordu.
Mustafa Kemal Paşa önemli bir kararla Türk ordusunu Eskişehir önlerinden Yunanlılarla araya uzun bir mesafe koyarak ve çarpışmadan kan dökmeden üç gün hep doğuya doğru yürümüş yüz yirmi kilometrelik bir alan bırakılıp Yunanlılara ucuz bir zafer hediye edilmiş ve bunun halk üzerindeki yıkıcı etkisi ve moral çöküntüsünü Mustafa Kemal üstlenip askerlik sanatının gereğini uygulamıştı. Bu geri çekilme Yunanlıları orta Anadolu’nun yolsuz, çorak ve bir çölü andıran bozkırına çekmek demekti bu ilerlemenin ardından birlikleri kaydırarak güney kanatta cepheyi uzattıkça uzatmış Yunan ordusunu doğuya doğru altmış, kilometre daha sürüklemişti. Kuşatma tehlikesini uzaklaştırdığı gibi Yunan kuvvetlerini de güneye doğru yayılmak zorunda bırakmıştı bu sayede de yunan kuvvetleri kesin sonuçlu bir yarma saldırısı için ana kuvvetlerini cephenin herhangi bir noktasına toplayamaz duruma düşmüştü. Artık Yunanlılar uçsuz bucaksız Anadolu bozkırında yazgısıyla baş başaydı.
Yunan Korgenerali Papoulas, başlangıçtan beri kafasındaki Polatlı ve Haymana yönünde cepheyi yarmak, aynı zamanda güneyden kuşatmak düşüncesini bugün uygulamaya çalışacaktı.
DEVAMI YARIN...