YAZAR: CANER BAŞAR

Frigler döneminde de kullanılan Kral Yolu Lidyalılar (MÖ:676-MÖ:546 ) tarafından geliştirilmiştir. Lidyalı kral Giges ticaret için Efes'ten başlayıp Mezopotamya' ya kadar uzanan kral yolu' nu geliştirmiştir. Efes - Ninova arasındaki bu önemli ticaret yolu, doğu - batı arasında ticaretin ve kültürel etkileşimin hızlanmasını sağlayan bir köprü olmuştur. Yolun Pers İmparatorluğu’ndaki şehirler arasında en kolay veya en kısa yolu takip etmemesinden dolay, arkeologlar yolun en batı kısmının Asur krallar, tarafından yapıldığını düşünmektedirler. çünkü yol eski imparatorluğun kalbine doğru gitmektedir. Aslında bu Yol tarih sahnesinde önemli rol oynayan imparatorlukların neredeyse tümünün kalbinden geçmektedir. Daha doğu taraftaki parçalar ise (su anki Iran) büyük ticaret yolu İpek Yolu ile kesişmektedir. Ancak, Darius I. su an bildiğimiz Kral Yolu'nu en son haline getiren kişi olarak düşünülüyor. Darius I. yol tabanını iyileştirerek ve parçaları birleştirerek bir bütün haline getirmiştir. Bu dönemde yol Perslerin merkezi Susa' ya (Iran) oradan da Persepolis'e kadar uzatılmıştır. Su an bildiğimiz Kral Yolu veya tam ismi ile Pers Kral Yolu Pers İmparatorluğu kral Darius I. zamanında M.Ö. 5. yüzyılda yapılmış olan bir antik anayoldur. Darius bu yolu büyük imparatorluğu boyunca (Iran) Susa'dan Sardes'e(Manisa) kadar hızlı ulaşımı kolaylaştırmak için yapmıştır. Bu kuryeler yedi günde 2.699 kilometre seyahat edebiliyorlardı!. Bu yol öncelikle krallığın elçileri için hızlı bir ulaşım ortamı sağlamıştır. Persler zamanında yo1 boyunca karakollar ve konak yerleri (menzil) yapılmış. ticaretin yani sıra askeri amaçla da kullanılmıştır. Yaklaşık 2500 km. uzunluğunda bakımlı ve düzenli bir yoldur. Bu yol ile ilgili olarak yazıl en eski bilgileri Herodot Tarihinde bulmaktayız. Persli kuryeler, efsaneleşen hızlarını bu yola borçluydu. Tarihçi Herodot "Dünyada Persli kuryelerden daha hızlı seyahat eden başka bir şey yoktur." cümleleri ile onlar övmektedir. Benzer bir şekilde. "Ne kar ne yağmur ne sıcaklık ne de gecenin karanlığı onların görevlerini yapmalarına engeldi" cümlesi ise bu kuryelerin gayri resmi sloganlarıydı.

Persler bu yol sayesinde o cağların en hızlı ulaşım ve iletişim ağına sahipti. Sonradan Makedonya Kralı Büyük İskender Anadolu ve kral yoluna hakim olan Pers kral 3. Dara'y1 (3. Darius) yenerek Gordion’u ele geçirmiş bu safer Helenistik çağın baslangic1 olmuş, Persler kral yolundaki hakimiyetlerini kaybetmişlerdir. Darius'un geliştirdiği yol o kadar önemli bir antik eserdir ki Roma zamanında da kullanılmaya devam edilmiştir. Türkiye’de Diyarbakır' da bir köprü o zamanlardan beri hâlâ ayaktadır. Tarih sahnesinde bu yolu ve Gordion'u hakimiyeti altına alan uygarların hepsi ekonomik açıdan gelişerek altın çağlarını yaşamış, dünyaya hakim krallıklar olmuşlardır. Bu yüzdende yolun adi Kral Yoludur. Bu yol tarihteki önemini çok yakın zamana kadar korumuştur. Birinci Dünya savas1 döneminde itilaf devletleri Osmanlı devletine Sevr barış antlaşmasını imzalatmaya çalışmıştı. Bu antlaşma ile Osman devleti yok sayılıp Galip devletler arasında paylaşılacaktı. Bunun sebeplerinden biriside Tarihi Kral Yolunun Önemini hala korumasaydı. Sevr antlaşması Türk milletinin milli mücadeleye olan inancını arttırmış, Kurtuluş mücadelemizi başlatmıştır. Yunanlar Antlaşmayı: onaylatmak için Anadolu’da ilerleyerek başkent Ankara’daki Polatlı sınırına dayanmışlardı. Anlaşılan Yunanlar Büyük İskender’in Kral Yolundaki Gordion’da çözemediği kördüğümü çözmekte kararlıydı. Böylece İstanbulu da alp Constantinopolis yapacaklar büyük Bizans imparatorluğunu tekrar kuracaklardı. Tarih boyunca Gordion (Polatlı) büyük ve Önemli savaşlara şahit olmuştu buda o savaşlardan biriydi. Ama başaramadılar Türk milleti Polatlı’da Yunanların Kral Yolundaki bu kördüğümü çözmelerine izin vermeyerek büyük bir zafere imza attı. Türkiye’de bu yol bakımından önemli bir coğrafyaya sahiptir. Türkiye’nin bulunduğu topraklarda tarihin en zengin uygarlıkları yaşamış basta Gordion olmak üzere Kral Yolu zerinden Anadolu’yu bir ticaret merkezi haline getirmişlerdir. Bu yüzden Türkiye stratejik olarak çok önemli bir konuma sahiptir.

SON