Hayatımızda en çok kıymeti olması gereken anlayıştır tevazu..
Her ne kadar insanoğlunun doğasına aykırı bir his gibi görünüyor olsa da, aslında tevazu hepimizi ve bireysel hayatımızın dıyında da tüm sosyal yaşamı da sarması gereken bir his.
Bakın tevazuyu nasıl ilginç bir hikayeyle özetlemişler;
“Adamın biri kötü yoldan para elde eder ve bir inek alır. Daha sonra bundan çok pişman olur ve bunu iyi bir şeye çevirmek için bu ineği Hacı Bektaşi Veli'nin dergahına bağışlamayı düşünür. Dergahlar o zamanlar aş evi şeklinde de kullanılan yerlerdi.
Adam Hacı Bektaşi Veli'nin dergahına gider ve olanları anlatır. İneği dergaha bağışlamak istediğini söyler. Hacı Bektaşi Veli helal olmadığını söyleyerek kurbanı istemez.
Bunu duyan adam ineğini alır ve Mevlevi dergahına gider. Aynı şeyleri Mevlana'ya da anlatır. Mevlana ise büyük bir hoşgörü ile ineği kabul eder. Adam durumu Hacı Bektaşi Veli'ye de anlattığını. Fakat onun ineği kabul etmediğini söyler. Bunun üzerine Mevlana şöyle yanıt verir.
'-Biz karga isek Hacı Bektaşi Veli şahindir. Bizim konduğumuz leşe o konmaz. Bu nedenle de biz bu hediyeyi kabul etsek de o kabul etmez.
Adam bunun üzerine tekrar Hacı Bektaşi Veli'nin dergahına gider. Durumu anlatır. Kendisinin kabul etmediği ineği Mevlana'nın kabul ettiğini söyler. Hacı Bektaşi Veli ise şöyle yanıt verir:
'-Bizim gönlümüz su birikintisi iken Mevlana'nın ki bir okyanustur. Bu sebeple bir damla ile bizim gönlümüz kirlenir fakat onun gönlü kirlenmez. Bu sebeple Mevlana senin hediyeni kabul etti der.