Kara bir gecenin ardından en çok bu ses kaldı aklımızda.
99 yılında tanıdık bildik depremin en yıkıcı yüzünü, neler yapabileceğini ve doğa ananın şakasının olmadığını.
Binlerce canı yitirdik o karanlık gecede.
Tek yürek olup akın akın gittik antik harabelerin sessizliğine bürünmüş o şehirlere.
Aklımızda tek soru.
Yüreğimizde ise ışık süzmesi kadar küçük bir umutla.
Ve bağırdık hep bir ağızdan molozlaşmış bir kentin ortasında.
Haykırdık mucizeye.
Onlarca yitik canın omuzlarında üstelik;
"Sesimizi duyan var mı?"
Tam 21 yıl önce kulaklarımızla duyduk ancak yüreklerimize kazındı bu ses..
En çok bu sesle umudu beslemek içindi belkide hafızamızda kalması.
Pek çok umutla harmanlanmış kurtuluş hikayeleri izledik.
Günlerce mahzen karanlığında bir el bekleyenlerin sevinç çığlıklarını.
Acısı ise hiç dinmedi.
Büyüdü o gece kurtarılan nice can nice umut şimdilerde.
Yüreklerinde hep o korku ve panikle.
Onlar gibi hepimiz hala o umudun sesini biraz kısık bile olsa söylüyoruz şimdi.
"Acaba hazır mıyız yeniden böyle bir acı yaşanmamasına"?
Tekrar duymak zorunda kalır mıyız o gece umudu müjdeleyen ama şimdi karanlık gelen o soruyu;
Sesimi duyan var mı..?