Bir köy kahvesi muhabbet bol, kurban kış günü, iş yok. Herkes kahvede köyde malum kurban bayramı olunca mevzu “Ne keseyim, ne edeyim, ne alayım?” muhabbeti. Her köyün bir akıllısı olur ya hani bilirsiniz...
Köyün ileri gelenlerinden biri sorar köyün delisine yüksek sesle “Lan Ahmet ne keseyim bu kurban. Sen ne dersen onu keseceğim.”
Köyün delisi kalkar ayağa bir iki dakika durur, düşünür ve başlar söze:
Ağa eyvallah sordun söyleyeyim.
“Önce insanlarla alay etmeyi kes,
Gıybeti kes,
Kul hakkı yemeyi kes,
Yalan söylemeyi kes,
Adam kayırmayı kes,
İsrafı kes,
Kötülükten irtibatını kes,
Bunları kesmezsen eğer
Ne kesersen kes beyhude ağam” demiş.
Ha aklımdayken sen şimdi bayramda ne alayım diye de sorarsın.
Bence birkaç piri faniden gönül al,
Birkaç çocuktan gülücük al,
Birkaç fakirden de dua al, gerisi zaten bez parçası ağam ne alırsan al.
O zaman en güzel şeyleri almış olursun.
Kıyafet ne kalır ki bunun yanında değil mi, sizce böle olur muyuz? Bilmem ama eren ne söylerse doğru söyler, gerisi yalan söyler.
Kurbanı kesmek yetmez. Kurban kesen çok ama mahiyetini anlayan yok.
İnsanlar neyi neden yaptıklarını bilmiyorlar.
Kurbanı kesiyorlar ama ne yaptıklarını bilmiyorlar.
Kimi dünyalık sevdalarının derdinde hırslarını feraha kavuşturma peşinde,
Kimi gösterişin peşinde, özünü unutmuş mahiyeti unutmuş.
Kimi et derdinde, yılı kurtarmanın peşine düşmüş.
Sanırlar ki kesilen kurbanın kanı, derisi rabbime ulaşır.
Oysaki yaratanın emri bakıştır adı üstünde kurban.
Ne diyelim Allah’ım bizi kurbanını hakkıyla kesilenlerden eylesin.
Vaktim kelam sözüm selam olsun sizlere.
Hoş kalın, dost kalın millet vekilsiz kalmayın.
En kısa sürede il olman dileğiyle Polatlı.