Her geçen gün toplumsal açıdan daha kötüye giden bir hal içine girdik.
Sosyal patlamalar açısından bakıldığında her gün kadın cinayeti, her gün aile içi şiddete dair artan haberler, hastane koridorlarında sağlık çalışanlarına dair şiddet, haber yapan gazetecilere yönelik baskılar vs vs..
Kısacası şöyle bir yurt haberlerine göz gezdirdiğimizde olumsuz bir manzara buluyoruz.
Sosyal hayat içinde giderek azalan diyalog eksikliği, komşuluk ve mahalle kültürünün giderek unutulması, münazara ve istişare kültürünün yok olması, eğitimde ders dışında kişisel gelişime dair hiç bir öğretimin bulunmaması gibi pek çok sebep sıralanabilir.
Şu sıralar büyükşehirlerde görmeye alıştığımız ve henüz bizim gibi küçük şehirlere sıçraması an meselesi olan bu tür toplamda cinnet vakaları yine şimdilik bizim yaşadığımız şehirlerde olmaması sebebiyle sadece ah vah ile geçiştirdiğimiz birer vaka sadece.
Üniversite eğitimi için geleceği için okuyan bir üniversite öğrencisi yada annesinin geçirdiği cinnete kurban olan 10 yaşındaki bir çocuk.
İsimleri bazen selma bazen mehmet bazen biziz işte..
Hayatlar bu kadar ucuz mu?
Yada bir canı başka bir canın alması, sebebi ne olursa olsun hak mı?
Borçlarından dolayı 4 kardeşin toplu intiharı..
Yahu bu ülke ne zaman bu hale geldi?
Giderek artan ekonomik yoksulluk insanlardaki hangi olumsuz duyguları tetikliyor?
Nasıl bir borç yükü var ki hayatlarından vazgeçebiliyorlar?
Tüm bunları hemen hemen her gün izliyor, okuyor yada duyuyoruz.
Hükümetin tek görevi ülkeye yol kaldırım köprü yapmak değil sosyal açıdan da bu çözüm bekleyen acil toplumsal meselelere yönelik el atması gerekiyor.
Aksi takdirde daha da içinden çıkılmaz bir duruma gelip toplumsal olarak dahs gergin ve suç dolu, dram dolu günleri hep birlikte yaşamak zorunda kalacağız.