Aslında daha çok ekonomide kullanılan bu terimler hayatın her evresinde de geçerli.


Gerçi ekonomide hakim olan arz-talep anlayışı sömürü düzeninin bir tezahürü halini almış.


Benim kastım ise başka.


Ben ihtiyacın karşılığı olan insan arzından bahsediyorum.


Taş yerinde ağırdır.


Eskiler boşuna “Ağır ol da molla desinler” diye boşuna dememişler.


Yeterince ağır taş iyidir.


Her isteyen her istediği yer için kullanamaz.


Çakıl taşı olmamak lazım.


Çakıl taşlarının nerelerde kullanıldığını sanırım bilirsiniz.


Ayrıca cengaverlik, Don Kişotluk fazlasıyla yıpratır insanı.


Buna ucuz kahramanlık da diyebiliriz.


Hatta değersizleştirir insanı.


Don Kişotluk yapanlara farklı gözlerle bakılır.


Yüzlerine söylenmeden bıyık altından gülerek takip edilirler. Talip edilmelerinin sebebi çok doğru ve güzel iş yaptıklarından değil bir eğlence unsuru görülmelerindendir.


İyi niyetli olmak her zaman yetmez.


Muhataplarınızın bu iyi niyeti anlayabilme, algılayabilme kapasitesi olması lazım.


Bazıları bunu yeterince algılama kapasitesine sahip değildir.


Bunların pek çoğu da art niyetlidir.


İnsanları da eşyalar gibi kullanma eğilimindedirler.


Bu tiplerin çoğunlukta olduğu durumlarda kendinizi hayır işleri, sosyal sorumluluk vs için arz etmeniz gereği vechiyle anlaşılamaz.


Dolgu malzemesi olmaktan öteye gitmezsiniz çoğu kez.


İhtiyaç halinde, talep edilen olduğunuzda durum farklıdır.


Kendinizi arz eden değil talep edilen olmak