Avrupa’nın piyon ve yaramaz çocuğu Yunanistan, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin enerji arayışına ilişkin süreci giderek tırmandırıyor.
Sıcak bir dönemden geçen Ege ve Akdeniz bölgesinde Yunanistan, iplerini başkasının tuttuğu bir kukla misali rolünü gayet iyi oynuyor.
Mesele aslında bir avuç kara parçasından oluşan Yunanistan’ın bize kafa tutması değil, Yunanistan’ın iplerini tutan bazı ülkelerdir.
Bu ülkeler tıpkı Anadolu’da ve Çanakkale’de olduğu gibi vaatleriyle Yunanistan’ı piyon olarak öne sürerek, Türkiye’in onu hamlesiyle yemesini bekliyor.
Ancak Türkiye geçmişten aldığı ders ve siyasi iradenin sağlamlığıyla sadece konuyu müzakere edebilme yeteneğini değil, kapılarını da açarak kendine duyduğu güveni gösteriyor.
Türkiye müzakereye açık olarak yaptığı hamlenin ardından ise haklılık payını artırıyor.
Çünkü kimse müzakere konusunda kapımızı henüz çalmadı.
Almanya’nın ara bulucu rolü üstlenmesini saymaz isek böyle bir talep gelmedi.
Türkiye bu çağrının ardından ise haklı olarak askeri varlığına ilişkin gövde gösterisi restini de gördü.
Bizim egemenlik haklarımıza kim müdahele ederse gerekli karşılığı alır diyerek asında Yunanistan üzerinden, Yunanistan’ın iplerini tutan kuklacılara mesajını verdi.
Doğu Akdeniz’de enerji arama, sondaj yapma ve bulduğu enerjiyi çıkarma hakkı Türkiye’nin bir milli ve egemenlik hakkıdır.
Çünkü Türkiye bu hakkı uluslararası kanunlara uygun biçimde yürütüyor.
Libya ile yapılan ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından da geçerli sayılan anlaşmaya dayalı olarak haklarını sonuna kadar da korumaya kararlı görünüyor.
Bu milli mesele de iç ve dış siyasette ne kadar güçlü durduğumuz da diğer ülkeler tarafından da kabul görüyor.
Ancak bu Yunanistanlı siyasetçiler, Anadolu’da ve Çanakkale’de hayatta kalan dedelerinin anlattıklarından hiç mi ders almamış?
Anadolu’nun bir karış toprağını kimseye vermeyen Türk Milleti şimdi yine egemenlik ve milli hakkını kimseye yedirmez!
Bence Yunanistan hükümeti dedelerinin anılarını ve tavsiyeliren kulak vermeli.
O zaman doğru yolu bulacaktır.