Türkiye'de kadınlar güçleniyor! Son yıllarda kadınlara yönelik şiddet kadın cinayetleri tavizler ve daha pek çok önüne hala geçilemeyen olumsuz ve acı verici sosyal olaylar ile karşılaşıyor olsakta eş zamanlı olarak da kadın örgütlenmesininin hiç olmadığı kadar güçlendiğini görüyoruz.
Ortadoğu coğrafyasında yer alan ve Asya kültürü ile yoğrulmuş Türkiye uzun yıllardır kadının kenara itildiği ikinci sınıf birey yerine konduğu ve daha çok erkeklerin baskın olduğu bir toplumsal kültürde var oldu.
Buju yakın tarihte yıkan ilk olay ise gazi Mustafa kemalin kadınlara seçme hakkını vermesi. Edebiyattan sanata kadar her alanda var olmalarını sağlamasıydı.
Bu sürecin ardından geçen yaklaşık 90 yıllık süre içinde aslında o gün temeli atılan adımların dışında belki birkaç arpa boyu yol ilerledik.
90'lı yıllardan itibaren kadınların sosyal hayatta var olmalarına örnek olabilecek siyaset iş dünyası ve toplum hayatındaki örnekler bize güç ve cesaret verdi.
2000'li yılların sonu ve 2020 yılına geldiğimizde de kendimizi güçlü hissedeceğiniz pek çok kadın aktör bize örnek oldu ve yol açtı ancak hala ataerkil ve baskınlığın erkek bireylerde olduğu toplum anlayışını yıkmış değiliz.
Şunu unutmamak gerek kadın annedir, kadın öğretmendir, kadın şairdir, kadın eştir ve eşittir kadın herşeydir.
Meseleye böyle bakılırsa inanın pek çok sorun zaten kendiliğinden çözülür.
ancak küçük yaşlardan itibaren zihnimize eğitimle ve insanlığımız etkileyecek kültürümüzü geliştirecek yapıların güçlendirilmesi ile aslında en önemli sorun olan zihin değişikliği sağlanabilir.
Eğer zihnimiz kadını bir meta yada karşı cins olarak görmekten vazgeçebilirse kadını bir birey olarak algılar ve böylece cinsel ayrım ortadan kaldırarak aklına bir biriymiş gibi bakabilmek sağlanacaktır.
Burada herşey elbette erkeklere değil biz kadınlarda düşüyor bizler varlığımızı kendimize olan güvenimizi güçlü birer birey olduğumuzu kadın olduğumuzu anlayabilir ve buna göre duruş sergileyebilirsek zafer kadınlar olarak bizimdir.