Polatlı Ziraat Odasında, bugün saat 10:30’da Doğal Hayatı Koruma Vakfı ve Eti Burçak işbirliğiyle sürdürülen ‘Toprağımız Hazinemiz’ projesi kapsamında Yağış Deneyi Gösterimi gerçekleştirildi. Programa Polatlı Ziraat Odası Başkanı Zekai Köseoğlu, Ankara Pancar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı M. Muhittin Bıyıkoğlu, Polatlı İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ömer Faruk Bilgiç, Adnan Menderes Üniversitesi Toprak Bilim ve Bitki Besleme Bölüm Başkanı Gönül Aydın ve çiftçiler katılım sağladı.
TOPRAK NASIL İYİLEŞTİRİLEBİLİR?
Doğal Hayatı Koruma Vakfı ve Eti Burçak işbirliğiyle sürdürülen ‘Toprağımız Hazinemiz’ projesi kapsamında gerçekleşen programda tanışmanın ardından gösterim gerçekleşti. Ziraat Mühendisi Dilay Şentürk ve Ziraat Mühendisi Egemen Çetin’in anlatımlarıyla yağış deneyim gösterimi gerçekleşti. Toprak verimliliği konusunda çiftçilere bilgi aktarımı yaparak yağış deneyimi gösterisi ile sorulara cevap verildi. Doğayı taklit ederek alınan farklı toprak örnekleri kapsamında toprak nasıl iyileştirilebilir, devamında da toprağı iyileştirip gelen yağışı toprağın içerisinde nasıl muhafaza edilebileceği anlatıldı.
3 FARKLI TOPRAK POLATLI’DAN ALINDI
Yağış Deneyi Gösteriminde 5 farklı toprak örneği gösterildi. Sürülmüş çıplak toprak, Malçılı toprak, Nadasa bırakılmış toprak, doğrudan anıza ekim ve mera. Sürülmüş çıplak toprak, Malçılı toprak, Nadasa bırakılmış toprak örneği Polatlı’dan alındı. Doğrudan Anıza ekim toprağı Eskişehir Çifteler bölgesinden Ali Fuat Çiftçisinden alındı. Mera toprak örneği ise Çorum’dan alındığı açıklandı. Yağış Deneyi Gösteriminde doğayı taklit ederek makine ile toprakların üzerine bir yağış gerçekleştirildi. Programın sonunda ise anket yapıldı.
AYDIN: TOPRAK İÇERİSİNDE Kİ MİKTARLARINDA MUHAFAZA EDİLMESİ LAZIM
Adnan Menderes Üniversitesi Toprak Bilim ve Bitki Besleme Bölüm Başkanı Gönül Aydın, yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi; “Kapların içerisindeki sulara daha dikkatli bakmanızı öneriyorum. Arka sıradakiler toprağın içerisinde giren su miktarını temsil ediyor. Ön sıradaki miktarlar ise yüzey akışa geçip kaybolan giden suyun miktarını gösteriyor bize. Sonuç olarak baktığımızda şu iki kapta yüzey akışında pek su gelmediğini görüyoruz. Nadas’a bırakılmış ve doğrudan anıza ekim yapılmış iki parseli temsil ediyor. Merada da gelişin az miktarda olduğunu görüyoruz. İşlenmemiş, dokunulmamış mera örtüsü var. Geleneksel toprak işlemede ise arkadaşlarımızın anlattığı gibi hem yüzey akışının çok fazla olduğunu yani yüzey akışına giden suyun kaybını görüyoruz. Kabın içerisine giren suda işleyerek yüzeyi gevşettiğimiz için suyun girişini kolaylaştırdık. Giren su az değil. Ancak bulanık olduğunu görüyoruz. Yani toprak taneleri, organik madde, diğer maddeler suyla beraber aşağı doğru taşımış demektir. Ama bizim için yüzey akışa geçen ne kadar az olursa o kadar iyi. Çünkü toprağın içerisine girmiş diye sayıyoruz. Toprak içerisinde ki miktarlarında muhafaza edilmesi lazım.”
YÜZEYDEKİ ÖRTÜLERİN VARLIĞINI SÜRDÜRMEMİZ GEREKİYOR
“Biraz önce Muhittin Bey dedi ki ikinci yılda Nadas’a bırakmayı önereceğiz yakında dedi. Çünkü nemi muhafaza ettiğimiz bir yıl yeterli olmuyor nem için. İkinci yılda da nemi muhafaza etmek için bir Nadas daha önermeyi düşünüyoruz dedi ama burada ikinci yıl Nadas’a gerek olmaksızın toprağın içerisine birinci yıldan aldığımız suyu buharlaşmadan tutabilmeyi aramamız gerekiyor. Arazinin üstünde örtü olursa biz buharlaşmayı önlemiş oluruz. Bir milimetre bile tutabilirsek, bir milimetre bir dekarda bir ton su demek. Çok büyük rakamlara tekabül ediyor. O yüzden kuraklıkla artan buharlaşmayı kesmek içinde yüzeydeki örtülerin varlığını sürdürmemiz gerekiyor. Doğrudan ekimde de bunu aslında anızla yapmış oluyoruz. Bir diğer husus şu organik malzemelerin miktarlarını doğal olarak arttırdığımız için ikinci yıl, üçüncü yıl uyguladığımız gübre miktarlarında tasarruf sağlıyoruz bu yöntemde. Aksi takdirde anızı buradan alıp götürdüğümüzde çoğunlukla yakıyoruz ya ona karşıyız biliyorsunuz. Organik maddeyi de yakmış oluyoruz. Hem sudan hem besin maddesinden kullandığımız gübre miktarından tasarruf etmiş oluyoruz. Toprağa bir kere doğrudan ekim yaptığımız için mazot miktarından, iş gücünden tasarruf etmiş oluyoruz. Bütün bunları kaleme vurduğumuzda ilk dört yılda da ki beş yılda ki verim kaybını ondan sonra zaten normalleşiyor ürünler. Çok aslında kayıp olarak görmememiz gerekiyor.”