Madencilik, yeraltı zenginliklerini gün yüzüne çıkarma amacı taşısa da Türkiye'de bu sektör, insan hayatını derinden etkileyen kazalarla anılıyor. Soma, Kozlu, Ermenek ve daha birçok bölgede yaşanan trajediler, maden işçilerinin karşı karşıya olduğu riskleri bir kez daha ortaya koyuyor.
Cumhuriyet tarihinin en büyük madencilik kazası, 13 Mayıs 2014’te Manisa’nın Soma ilçesinde meydana geldi. Kaza sonucunda 301 madenci yaşamını yitirirken, bu facia yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da gündemine oturdu. Ardından 2022 yılında Bartın’ın Amasra ilçesinde yaşanan ve 42 canın yitirildiği grizu patlaması, madencilik sektöründe güvenlik önlemlerinin yetersizliğini bir kez daha acı bir şekilde hatırlattı.
Türkiye, maden kazalarındaki ölüm oranlarında dünya sıralamasında üst sıralarda yer alıyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre maden sektörü iş kazalarının en yoğun olduğu alanlardan biri. 2008 yılında kömür madenciliğinde her 100 milyon ton üretim başına 722 ölüm yaşanırken, bu oran Amerika Birleşik Devletleri'nde sadece 1 ila 6 arasında kaldı. Çin gibi büyük üreticiler ise sıkı denetim ve modernizasyon çalışmaları sayesinde ölüm oranlarını hızla düşürmeyi başardı.
DÜNYA SIRALAMASINDA ÜST SIRALARDA YER ALIYOR
Türkiye’de madencilik kazalarının temel nedenleri arasında denetim eksiklikleri, yetersiz güvenlik tedbirleri ve teknolojik altyapının geri kalmış olması gösteriliyor. Özellikle Soma faciasının ardından alınması gereken birçok önlem ya kâğıt üzerinde kaldı ya da uygulamaya konulmadı. Bartın Amasra’daki kazanın ardından yapılan incelemeler, sektör genelindeki ihmal zincirini bir kez daha ortaya koydu.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın SGK verilerine dayanarak hazırladığı 2021 yılı raporunda, yalnızca o yıl içinde 75 madencinin hayatını kaybettiği belirtildi. Aynı yıl sektörde 17 bin iş kazası kayda geçti.
Gelişmiş ülkelerde madencilik sektöründe modern teknolojiler ve sıkı denetimler sayesinde ölüm oranları ciddi oranda azalmış durumda. Türkiye’nin de benzer bir iyileşme sürecine girebilmesi için, iş güvenliği ve denetim sistemlerini yeniden ele alması gerekiyor. Ancak, alınacak önlemler yalnızca teknolojik yeniliklerle sınırlı kalmamalı. Madencilik kültüründe köklü bir değişim, işçilerin eğitimi, haklarının korunması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesiyle mümkün olabilir.