Dr. Ender Saraç, modern yaşamın kadınlar ve erkekler üzerindeki etkilerini tartışarak dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Saraç, kadınların çocuk sahibi olmayı ertelemelerinin ve buna bağlı olarak kötü beslenme, hareketsizlik, stres ve kimyasal ilaç kullanımı gibi faktörlerin hormon dengesini bozduğunu vurguladı.
"AĞIR SORUMLULUKLAR HORMON DENGESİNİ BOZUYOR"
Bu durumun kadınların fizyolojik yapısına büyük etkileri olduğunu belirten Saraç, "Kadınlar erkekleşti, erkekler dişileşti." şeklinde bir değerlendirme yaptı. Saraç, kadınların daha az çocuk sahibi olmasının, geç yaşta anne olmalarının ve kariyer hayatındaki ağır sorumlulukların hormon dengesini bozduğunu söyledi. Ayrıca, modern yaşamın yanlış beslenme alışkanlıkları ve çevresel faktörlerin de hormonal değişime neden olduğunu ifade etti.
Son yıllarda artan jinekolojik rahatsızlıklar ve erken menopoz vakalarına dikkat çeken Saraç, bu değişikliklerin kadınların fizyolojik süreçlerine zarar verdiğini belirtti. Kadınların yaşam boyunca 400 kez yumurta ürettiklerini ve 14-15 yaşlarında adet görmeye başladıklarını hatırlatan Saraç, "Yüzlercesini yumurtluyorum ama hiçbiri döllenmiyor. Böyle olunca sistem kendini savunmaya alıyor." diyerek, kadınların doğurganlık süreçlerinin nasıl etkilenmeye başladığını açıkladı.
"KADINLAR ERKEKLEŞTİ, ERKEKLER DİŞİLEŞTİ"
Saraç, "Kadınlar erkekleşti, erkekler dişileşti" şeklindeki açıklamasını şu şekilde sürdürdü: "Kadınlar artık yönetim kurulu toplantılarında ağrı sancısı içinde çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum, östrojen ve testosteron dengelerini altüst ediyor." Modern yaşamın getirdiği ağır yüklerin, kadınların hormonel yapısını olumsuz etkilediğini ifade eden Saraç, kadınların kariyer, annelik, doğum ve maddi sorumlulukları arasında sıkıştıklarını ve bu baskının hormonları olumsuz yönde etkilediğini söyledi. "Kadınlar, hem annelik hem kariyer hem de para kazanma sorumluluğu gibi çok fazla yükle karşı karşıya kalıyor" diyerek, modern yaşamın kadınlar üzerindeki ağır yükünü vurguladı.
Dr. Ender Saraç, hormon dengesinin ne kadar önemli olduğuna da değinerek, "Belli düşük yüzdelerde her kadında testosteron, her erkekte ise östrojen hormonu bulunuyor. Kadınların en çok farklılık gösterdiği 3 organ; yumurtalık, rahim ve memeler. Bu organların fonksiyonları, zamanla değişen yaşam şartları nedeniyle etkileşime giriyor" dedi. Saraç, doğum yaşlarının geç yaşlara çekilmesinin, kadınların biyolojik dengelerini bozduğunu ifade etti.
"BÜYÜKŞEHİRLERDEKİ KADINLARIN ÇOĞU DEPRESYON İLACI KULLANIYOR"
Kadınlara yüklenen fazla sorumlulukların yanı sıra, kötü beslenme alışkanlıkları ve kimyasal ilaç kullanımı gibi faktörlerin de bu dengenin bozulmasına neden olduğunu belirten Saraç, "Büyük şehirlerdeki modern hanımefendilerin çoğu depresyon ilaçları kullanıyor. Çünkü biz kadınlara o kadar fazla yük yükledik ki; güçlü olmalı, hem annelik yapmalı, hem kariyer sahibi olmalı, hem de eve bakmalı" dedi. Bu aşırı yükün, kadınların ruhsal ve fiziksel sağlığını zorladığını söyledi.
Saraç, erkeklik ve kadınlık rollerinin de yanlış yorumlandığını belirterek, "Kadınlar, erkeklerin görevleriyle yüklenmiş durumda. Doğurganlık yaşı geçe çekildi, menopoza girme yaşı erkenleşti. Kadınları yorduk, hormonlar da buna yanıt olarak değişim gösterdi" şeklinde konuştu. Bu çerçevede, modern yaşamın kadınlar ve erkekler üzerindeki etkilerinin, biyolojik ve hormonel anlamda önemli değişimlere yol açtığını ifade etti.