Ankara’nın meşhur "pembe taşı" olarak bilinen andezitler, Gölbaşı civarında çıkarılıp, şehrin ikonik yapılarında ve kaldırımlarında hayat buldu. Ayrıca Hıdırlıktepe’nin eşsiz taş ocaklarından çıkarılan bu dayanıklı taşlar, 1930’lu yıllarda başkentin modern bir şehir olarak inşa edilmesinde kullanıldı. Eski bakanlık binaları, okullar ve kamu yapıları bu taşlarla inşa edilerek kente pembe ve gri bir zarafet kattı. Ancak ne yazık ki, 80’li yıllardan itibaren Ankara Taşı’na olan ilgi azaldı; yerine dayanıksız, sıradan malzemeler tercih edilmeye başlandı.
ŞEHRİN İKONİK YAPILARINDA HAYAT BULDU
Ankara taşı olarak bilinen pembe andezit, Gölbaşı ve Hüseyingazi Dağı civarından çıkarılarak şehrin pek çok tarihi binasında ve kaldırımlarında kullanıldı. Bu dayanıklı ve pudra rengi taş, sadece estetik görünümüyle değil, aynı zamanda Ankara’nın sert kışlarına ve çevresel koşullarına karşı gösterdiği dirençle de ön plana çıkıyordu. Ancak 1980’li yılların sonunda bu benzersiz taşın kullanımından vazgeçildi. Yerine daha dayanıksız ve maliyeti düşük malzemeler tercih edildi; bu durum ise başkentteki mimari kimliğin zayıflamasına neden oldu.
Geçmişte, bu taşları büyük bir özenle kesip döşeyen ustaların sanatı Ankara sokaklarına hayat verirken, bugün onların yerini kısa ömürlü kaldırımlar ve sık sık yenilenerek rant kapısı haline gelen malzemeler aldı. Oysa ki bu taşlar, tıpkı Mardin’in taş evleri ya da Kapadokya’nın kaya yapıları gibi Ankara’ya benzersiz bir hava katıyor ve şehrin siluetini oluşturuyordu.