Ankara’nın saklı hazinelerinden biri olan Hacı Musa Camii, rengarenk bahçesi, ahşap kokusu ve zarif kalem işi süslemeleriyle dikkat çekiyor. 17’inci yüzyılda inşa edildiği düşünülen bu cami, zarif mimarisi ve eşsiz detaylarıyla görenleri kendine hayran bırakıyor. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmeyen caminin, giriş kapısı üzerinde kitabeler bulunuyor. 

Osmanlı mimarisinin Ankara’daki tek örneği: 5 asırdır ezan sesi yükseliyor! Osmanlı mimarisinin Ankara’daki tek örneği: 5 asırdır ezan sesi yükseliyor!

Ankara’daki O Caminin Her Köşesinde Kelime I Tevhit Yazıyor  (3)

İKİ KİTABESİ BULUNUYOR 

Hacı Musa Camii’nin giriş kapısında, biri yapım diğeri onarım tarihine dair iki kitabe bulunuyor. Rika yazı ile yazılmış onarım kitabesi, caminin Hicri 1342 yılında Evkaf İdaresi tarafından onarıldığını ifade ediyor. Sülüs yazı ile yazılmış yapım kitabesi ise caminin Hacı Musa oğlu Seyfeddin tarafından yaptırıldığını belirtirken, yapım tarihi konusunda farklı görüşler belirtiliyor. 

Kesme taş temel üzerine kerpiçten inşa edilen caminin çatısı ahşap ve kiremit kaplı. Dış mimarisi sade görünse de, iç mekânda kullanılan tavan işçiliği, minber, mihrap ve kapılardaki detaylar, göz kamaştırıcı bir zarafet sunuyor. Özellikle ceviz ağacından yapılan ahşap minber, ince işçiliğiyle nadir bir eser olarak öne çıkıyor. Mihrabın büyük bir kısmı orijinal haliyle korunmuş, yan kanatları ahşap geçme tekniğiyle yapılmış ve merdiven korkulukları oyma detaylarla süslenmiştir.

Ankara’daki O Caminin Her Köşesinde Kelime I Tevhit Yazıyor  (2)  

KELİME-İ TEVHİT HER YERDE 

Hacı Musa Camii’nin her köşesinde kelime-i tevhit yazıları bulunuyor. Kapılar, mihrab, minber ve pencerelerde işlenmiş bu yazılar, caminin manevi atmosferini güçlendiriyor. Caminin kuzeybatı köşesinde bulunan taş kaideli, tuğla örgülü, tek şerefeli minaresi de mimariye ayrı bir zarafet katıyor. Hacı Musa Camii, sadece bir ibadet mekânı değil, aynı zamanda ahşap işçiliği ve kalem işi süslemeleriyle bir sanat eseri niteliği taşıyor.  

Muhabir: SEMA TÜRKEL