Ankara'nın tarihi ve kültürel mirasının en önemli parçalarından biri olan Altındağ, şehrin en eski yerleşim bölgelerinden biri olarak bilinir. "Eski Ankara" olarak da anılan bu bölge, kökleri Paleolitik Çağ’a kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Özellikle Ankara Kalesi ile özdeşleşen Altındağ, Hititlerden Roma'ya, Bizans'tan Selçuklulara kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Ankara'nın kale kent kimliği, MÖ 281 yılında Galatlar’ın burayı ele geçirmesiyle güçlenmiştir. Özellikle Galatlar döneminde inşa edilen kale, şehrin savunma ve yönetim merkezi olarak önemli bir rol oynamıştır. Roma İmparatorluğu'nun MÖ 25'te Ankara’yı topraklarına katmasıyla birlikte kent, bölgenin başkenti olarak önemli bir statü kazanmıştır. Bu dönemde inşa edilen Augustus Tapınağı ve Roma Hamamı gibi eserler, Altındağ’ın geçmişle olan bağını gösteririr nitelikte.
Ankara'nın Bizans döneminden Osmanlı'ya, ardından Cumhuriyet'in başkenti olmasına kadar geçen süreçte, Altındağ her zaman önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Selçuklu dönemine ait Arslanhane Camii ve Osmanlı dönemine ait Hacı Bayram Camii, bölgenin dini ve kültürel dokusunu şekillendiren eserler arasında yer alır.
ANKARA'NIN DERİN TARİHİ
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte başkent ilan edilen Ankara’nın tarihi mirası üzerine inşa edilen modern yapılar, Altındağ’ın tarih boyunca süregelen önemini koruduğunu göstermektedir. Türkiye'nin ilk Meclisi olan I. TBMM binası da Altındağ sınırları içinde yer almakta ve Kurtuluş Savaşı’nın ruhunu yaşatmaktadır.
Bugün, Altındağ’da yer alan müzeler ve tarihi yapılar, bölgenin zengin geçmişini keşfetmek isteyenler için adeta bir açık hava müzesi niteliğindedir. Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara Etnografya Müzesi ve Çengelhan Rahmi Koç Müzesi gibi kültürel yapılar, ziyaretçilerine tarihin derinliklerine bir yolculuk sunmaktadır.
Altındağ, hem tarihi hem de kültürel mirasıyla Ankara’nın kalbinde atmaya devam ediyor.