Ankara Kadın Platformu, bugün saat 12:00'de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı önünde bir araya gelerek şiddet nedeniyle hayatını kaybeden kadınların anısına protesto düzenledi. Kadınlar, bakanlık binasının önüne kadın ayakkabıları bırakarak, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'a "Aileyi değil, kadınları koru" çağrısında bulundu. Grup, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nı kadın düşmanı olarak nitelendirdi.

Yenimahalle’de belediye personeline eğitim haftası Yenimahalle’de belediye personeline eğitim haftası

Kadın Platformu'ndan Bakanlık Önünde Eylem Aileyi Değil Kadınları Koru (3)

"MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ'A SESLENİYORUZ" 

Bakanlık önünde basın açıklaması yapan grup, AK Parti ve MHP ittifakının kadının yalnızca aile içinde varlığını kabul ettiğini ve bu anlayışın, bakanlığın kadın düşmanı politikalar üretmesine neden olduğunu belirtti. Grup adına yapılan açıklamada, Bakan Göktaş'ın Arnavutköy'de öldürülen bir kadın için "ciğerim yandı" ifadesine atıfta bulunularak, şiddetin sebeplerini ortadan kaldırmayı vaat eden bakanlık ve iktidarın kadın düşmanlığını beslediği vurgulandı. Ayrıca, Bakan Göktaş'ın doğurganlık oranlarının düşmesi ile ilgili önlemler alacağı açıklamalarına tepki gösterilerek, erken evliliklerin azalmasını bir sorun olarak görmenin yanlış olduğu ifade edildi.

"Kadının sadece aile içindeki rolünü kabul eden AK Parti ve MHP ittifakının, bakanlıklarının adından "kadın" sözcüğünü çıkarması, bu bakanlığın kadın düşmanı olduğunu gösteriyor. Bakan Mahinur Özdemir Göktaş’a buradan sesleniyoruz: "Aileyi değil, kadınları koru." Arnavutköy’de öldürülen kadın için “ciğerinin yandığını” söyleyen Bakan Göktaş’a soruyoruz: Şiddetin sebeplerini ortadan kaldırmayı vaat eden bakanlığınız ve AK Parti MHP iktidarı, kadın düşmanlığından başka ne tür bir politika üretiyor? Bakan Göktaş, doğurganlık oranının düşmesiyle ilgili olarak en kısa sürede önlem alacaklarını belirtiyor. Ancak 15 Mayıs'ta açıklanan ailenin korunması ve güçlendirilmesi vizyon belgesinde, erken evliliklerin çocuk sayısını azalttığı vurgulanıyor ve bu durum bir sorun olarak ortaya konuluyor. Kadınlar olarak evlerde, sokaklarda ve iş yerlerinde yıllardır yaşadığımız deneyimlere dayanarak şunu ifade ediyoruz: Erkek şiddetinin nedeni, kadın düşmanı politikalarla erkek egemenliğini sürdüren iktidarınızdır. Bakanlık tarafından iş ve aile yaşamının uyumlaştırılması adı altında kadınları esnek, güvencesiz ve ucuz iş gücü olarak sermayeye mahkûm etme ve ücretsiz bakım emeğini sürdürme projelerini kabul etmiyoruz."

Kadın Platformu'ndan Bakanlık Önünde Eylem Aileyi Değil Kadınları Koru (2)

Açıklamada, iktidarın kadın erkek eşitliği konusunda bir çaba göstermediği, kadın örgütlerini yok sayarak nafaka hakkını ortadan kaldırmaya çalıştığı, dokuzuncu yargı paketi tartışmalarının ise kadınların haklarını tehdit ettiği dile getirildi. 6284 sayılı kanunun uygulanmasının zorlaştırılmaya çalışıldığı, koruma kararları ve zorlama hapis cezasının etkisiz hale getirilmek istendiği belirtildi. Grup son olarak, kadınların hakları ve hayatları için mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı. 

"AİLE DEĞİL KADINIZ, İSYANDAYIZ"

İktidar, kadın örgütlerini hedef alarak, kamuoyunda nafaka alanların lüks içinde yaşadığına dair bir algı yaratmaya çalışıyor ve bu yolla nafaka hakkını ortadan kaldırma girişiminde bulunuyor. Nafakayı bir tehdit aracı olarak kullanarak, kadınları erkek şiddetine boyun eğmeye zorluyorlar. Bir süredir tartışılan dokuzuncu yargı paketinin, meclisin açılmasıyla yeniden gündeme gelmesi bekleniyor. Bu yargı paketi, başta kadınların yaşamını doğrudan etkileyen ve aleyhlerine olan değişiklikleri içeriyor. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile Medeni Kanun’da yer alan soyadı düzenlemesi, mükerrer suç işleyenlere af niteliğindeki infaz düzenlemeleri gibi konular gündemde. Özellikle, 6284 sayılı kanunda yer alan uzaklaştırma ve iletişim araçları ile rahatsız etmeme tedbirlerini ihlal eden erkeklere verilen zorlama hapsinin uygulanma koşullarının zorlaştırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Tedbir kararlarının ihlali durumunda verilen zorlama hapsine itiraz yolu genişletiliyor ve itirazın duruşmalı incelenmesi öngörülüyor. Ayrıca, koruma kararı vermek için delil zorunluluğu getirme, kısa süreli koruma kararları verme ve başvuru koşullarını zorlaştırma gibi değişiklikler de söz konusu. Bu yasalar, kamuoyunda neredeyse kadına yönelik şiddetin nedeni olarak yansıtılıyor. Ancak, kadınların mücadele ile kazandığı bu düzenlemeler hakkıyla uygulansa, erkek şiddeti ciddi oranda azalabilir. Haklarımız ve hayatlarımız için mücadeleye devam edeceğiz. Biz kadınlar bir kez daha hatırlatıyoruz: Ne ailelerinize mahkûm olacağız ne de sınırlarını belirlediğiniz makbul kadınlar olacağız. Aile değil, kadınız; isyandayız"

Muhabir: KÜBRA AÇIKGÖZ