Haymanalı deyince akan sular durur.


Bizim Polatlı’da bile 2 Haymanalı hemşeri derneği var.


Bilen bilir; çok yurt dışı seyahati yaparım. Her gittiğim yerde mutlaka bir Haymanalı ile karşılaşırım.


Amerika’dan Çine, Tanzanya’dan İsveç’e.. Almanya ve Fransa’yı söylemeye bile gerek yok.


NATO Zirvesini takip etmek için gittiğim Londra’da Haymanalı bir hemşerimizle BİG Ben’în yakınlarında bir cafe de çay içince aklıma geldi bu hikayeyi Polatlı’ya döner dönmez anlatayım diye.


Haymanalının biri İtalya’da Fiat fabrikasında çalışan bir işçi…


O zamanki Sovyet lideri Krusçev, resmi bir ziyaret için İtalya’ya gelmiş. Programda Fiat tesisleri de var. Fabrikanın tezgâhları arasında dolaşırken Haymanalıya rastlamış. Herkesin gözü önünde “Vay Haymanalı kardeşim ” diye sarılıp kucaklaşmış. Orada ayaküstü sohbet etmişler.


Tüm protokol bu dostluktan şaşkın… Konuk gittikten sonra patron Haymanalıyı çağırıp, Krusçev’i nereden tanıdığını sormuş. Hemşehrimiz ‘Hiiiç’ demiş. Ben eskiden komünisttim.


1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti.


Orada tanışmıştım.


Olay unutulmuş. Üç beş ay sonra bu kez Amerika Başkanı Nixon gelmiş İtalya’ya.


Yine aynı program ve fabrika ziyareti… Tezgahların arasında “Vay Haymanalı kardeşim … Vay Nixon…” muhabbeti.


İyice meraklanan patron ziyaretten sonra Haymanalıyı yine çağırtmış. Soru da cevap da aynı.


Bir ara Amerika’ya göç etmeye kalkıştım. New York’ta başım polisle belaya girdi. Bu Nixon o zaman çiçeği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu.


Olay bu kadarla kalsa iyi.


İki ay sonra Fransa Başkanı De Gaulle ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca patron Agnelli derin bunalımlara girmiş. Kendisini tanıyan yok. Yanında çalışan Haymanalının uluslararası çevresi var.





  • De Gaulle’ü nereden tanıyorsun?
  • Nazilere karşı Paris’te yeraltı savaşı yapıyorduk. Özel kuryesiydim.
  • Sen herkesi tanır mısın?
  • Evet, hemen hemen… Patron iyice hırslanmış.
  • Neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin.


    Haymanalı gülmüş.

  • Tabii. Yakın arkadaşımdır.


    Çıldırma noktasına gelen Agnelli haykırmış:

  • İspatla. İspatlayamazsan kovarım…


    Haymanalı:

  • Tamam, bu pazar ayininde Vatikan meydanında olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben yanında olacağım.


    Patron pazarı iple çekmiş.


    Vatikan’da Papa’yı bekleyen kalabalığın arasına karışıp beklemeye başlamış. Bir süre sonra Papa balkona çıkmış. Yanında Yine Haymanalı…


    Kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya çalışıyor.


    O sırada bir kargaşa olmuş. Biri bayılmış.


    Haymanalı bayılanın kendi patronu olduğunu görünce Papa’ya “Bana müsaade” deyip meydana koşmuş.


    Agnelli yerde yatıyor. Bir iki kişi de ayıltmaya çalışıyor.


    Haymanalı çevresindekilere, “Bu benim patronumdur, ne oldu?” diye sorunca biri cevap vermiş:

  • Siz Papa ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki Japon turist vardı. Japonlardan biri senin patronuna döndü. “Şu sağdaki bizim Haymanalı ama yanındaki kim?” diye sorunca seninki düşüp bayıldı.