Suriye'de 27 Kasım'da başlamış olan çatışmalar sonrasında, 61 yıllık Baas rejiminin sonu gelmişti. Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ve Suriye Milli Ordusu'nun (SMO) öncülüğünde başlatılan operasyonlar, 12 gün içinde rejimin çökmesine ve Beşar Esad'ın ülkeden kaçmasına neden oldu. Muhaliflerin Şam’a girmesiyle birlikte Esad ve beraberindeki ailesi Rusya’ya sığınmıştı.
TÜRKİYE'YE AMBARGO UYGULANDI
Esad rejiminin çöküşüyle birlikte, Türkiye’ye uygulanan ambargolar gün yüzüne çıktı. Eski rejim döneminde Suriye'deki döviz bürolarında Türk lirasının kullanılmadığı ve ülkeden Türkiye'ye telefon bağlantısının dahi yapılamadığı öğrenildi. Sözcü gazetesinin haberine göre, Esad yönetimi döneminde Türkiye’ye yönelik bu engellemeler sistematik olarak uygulanıyordu.
HTŞ ve SMO, Halep, İdlib, Hama ve Humus gibi büyük şehirlerde kısa sürede üstünlük sağladı. 7 Aralık’ta başkent Şam’a giren muhalifler, halkın yoğun desteğiyle rejimin tüm direnişini kırdı. Böylece Baas rejiminin 61 yıllık iktidarı sona erdi.
Rejimin devrilmesi Suriye genelinde farklı tepkilere yol açtı. Çoğu kişi bu gelişmeleri özgürlük adına bir umut ışığı olarak görse de, özellikle farklı mezheplere mensup bireyler ve HTŞ yönetiminde kalmak istemeyenler arasında derin endişeler oluştu.
Suriye Milli Ordusu, aynı dönemde "Özgürlük Şafağı Operasyonu" kapsamında Tel Rıfat ve Münbiç gibi kritik bölgelerde terör örgütü PKK/YPG’ye karşı zaferler kazandı. Bu başarılarla Fırat Nehri'nin batısındaki en büyük terör yuvalarından biri temizlendi.
Suriye’de Baas rejiminin çöküşü, ülkeyi yeni bir dönemin eşiğine getirirken, siyasi ve sosyal istikrara dair sorular da beraberinde geliyor. Rejim sonrası dönemde, muhalif grupların ülkeyi nasıl yöneteceği merak konusu olmaya devam ediyor.