Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), 2010 yılında İstanbul’da genç bir kadının, Münevver Karabulut’un öldürülmesinin ardından kamuoyunda büyüyen toplumsal tepkinin örgütlü bir direnişe dönüşmesiyle kuruldu. Kadınların yaşam hakkı için verilen mücadele, zamanla yalnızca Türkiye’de değil, dünya çapında da bir direniş ilhamına dönüştü.
Platform; herhangi bir parti, vakıf ya da dernek bağlantısı olmaksızın tamamen gönüllülük esasına dayalı çalışıyor. Her şehirde yerel gönüllü ağı bulunan KCDP, kadın cinayetlerine, şüpheli kadın ölümlerine ve kadınlara yönelik şiddet vakalarına anında müdahale eden bir yapı oluşturmuş durumda.
Platformun sosyal medya hesaplarına ya da destek hattına gelen her ihbar titizlikle inceleniyor. Vaka bilgileri teyit ediliyor, ailesine ve yakınlarına ulaşılmaya çalışılıyor. Cinayetin ya da ölümün basında nasıl yer aldığı takip ediliyor, kadın lehine adaletin sağlanması için davalar baştan sona izleniyor.
DAVA SÜREÇLERİ İL TEMSİLCİLERİ ARACILIĞIYLA TAKİP EDİLİYOR
Platformun Ankara temsilcisi olan Ecem Yılmaz, çalışmalarını internet haber sitemize anlattı. Yılmaz, platform olarak Ankara özelinde bir veri kaydı tutuyor musunuz sorumuza şu yanıtı verdi: "Platformun verileri Türkiye genelini kapsıyor. Kadın cinayetlerine dair ayrıntılı veriler her ay kamuoyuyla paylaşılıyor. Şehir şehir ayrı veri tutulmasa da, tüm Türkiye'yi kapsayan veri sisteminden illere göre ölüm olayları, cinayet yerleri ve dava süreçleri görülebiliyor. Bu sistematik veri toplama çalışması, Türkiye’de resmi kurumların eksik bıraktığı bir boşluğu dolduruyor. Bugün hâlâ Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının net bir kadın cinayeti verisi bulunmuyor. Oysa KCDP, kadınların kim tarafından, nerede ve nasıl öldürüldüğünü, adım adım kayda geçiriyor. Kadın cinayetlerine ilişkin dava süreçleri, il temsilcileri aracılığıyla takip ediliyor. Her ayın başında platform bünyesindeki dava takip kurulu, o ay görülecek davaları illere yönlendiriyor. Ankara örneğinde olduğu gibi, o ilin sorumlusu olan gönüllü, kendisine ulaşan davaları takip ediyor. Gönüllü avukatlar aracılığıyla duruşmalara müdahil olunuyor, ardından öldürülen kadınların aileleriyle birlikte basın açıklamaları yapılıyor. Böylece hem kamuoyunun dikkatini çekmek hem de ailenin yalnız olmadığını göstermek hedefleniyor. Sadece mahkeme salonlarında değil, sokakta da adaletin sesi oluyorlar. Gözaltına alınan bir kadın için gece yarısı karakol önüne gitmekten, öldürülen bir kadın için sabahın erken saatinde adliye önünde basın açıklaması yapmaya kadar her refleksif eylemi hızlıca örgütleyebiliyorlar" dedi.
Kadınların yaşam hakkını savunmak için örgütlenen bu platformun temel gücü dayanışmadan geliyor. Ecem Yılmaz’ın ifadesiyle, gönüllüler sadece eylemlere katılmakla kalmıyor, aynı zamanda veri toplama, raporlama, hukuk desteği, basın çalışmaları ve aile dayanışma süreçlerinde aktif rol oynuyor.
PLATFORM, TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM GÜCÜNE DÖNÜŞTÜ
Her ay düzenli olarak paylaşılan Kadın Cinayetleri ve Şüpheli Kadın Ölümleri Raporu, Türkiye’deki şiddetin boyutlarını kamuoyu ile paylaşıyor. Bu raporlar yalnızca kamuoyunu bilgilendirmekle kalmıyor, aynı zamanda yargı kararlarının denetlenmesine ve kamu politikalarının izlenmesine olanak sağlıyor. Veriler adalet talebinin en güçlü araçlarından biri hâline geliyor.
Platform yalnızca kadın cinayetleriyle değil, toplumun tüm tahakküm biçimleriyle mücadele ediyor. Doğa talanı, hayvan katliamı, gençlerin ve öğrencilerin yaşadığı baskılar, emek sömürüsü, demokrasi ihlalleri… KCDP, tüm bu başlıklarda politik özne olma iddiasını sürdürüyor. Kadınların siyasetten dışlandığı bir ortamda, platform “kadınlar siyaset yapamaz” diyen anlayışa karşı, örgütlü ve feminist bir hatla karşı duruyor.
KCDP, yıllar içinde sadece bir tepki hareketi değil, bir toplumsal dönüşüm gücüne dönüştü. Kadın cinayetlerinin münferit olmadığını, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonucu olduğunu ısrarla vurgulayan bu mücadele, aynı zamanda laiklik, özgürlük, eşitlik ve adalet taleplerinin de taşıyıcısı oldu.